vakitler gecenin yarısını geçiyordu
az kalmıştı sabaha
kuşlar cıvıldayacak
bembeyaz bir güne karşılayacaklardı onu
mis gibi bir kahvaltı kokusu dolaşacaktı her yeri
neşeli çocuklar olacaktı etrafta
ve sabırsız
ve umut dolu
ve her şeyden bihaber çocuklar
bir tek onlar acele edeceklerdi oyunlara
kar, tüm kötülükleri örtecekti yeryüzünde
nefretin, bencilliğin, açgözlülüğün
ihanetin, zalimliğin, düşmanlığın üzerine yağacaktı
pudra şekeri misali
hayatın üzerini kaplayacaktı
büyükler tüm yorgunluklarını bırakacaklardı saflığın içine
hiç acele etmeden
ağır ağır akacaklardı o düşünceden
bu düşünceye
kendileriyle hesaplaşacaklardı belki
belki de sadece susacaklardı
tüm sesleri yutan bu topraklar içinde
uyuyordu çocuk
birden griden bir duman yükseldi gökyüzüne
kavrulurken bedenler
ruhları acıdan haykırıyordu
bilmiyordu kimseler
duyulmuyordu sesleri
ve uyudular
alev alev yanarak uykularının içinde
sonsuzluğa…