Ben kimim? Neredeyim? Bu oda, bu duvarlar… hatırlamıyorum hiçbir şey. renklere bakıyorum; etrafıma, perdelere, ortadaki kocaman halıya… anımsatmıyorlar bana bir şey. gözlerimi kapatıyorum, sonra açıyorum, tekrar kapatıyorum. ama yok, yok olmuyor. ellerimle yüzümü yokluyorum. yüzüm yoktur belki, belki de bütün bunlar bir rüyadır diye. gözlerim var, kaşlarım, yanaklarım, burnum, ağzım; ama ben yokum. yokum ben. mutlak bir sessizlik içinde adım adım ilerliyorum. büyük kapıdan çıkıyorum. önümde uzanan koridor ve bir sürü kapı var. bazıları küçük kapıların. açmaya korkuyorum. nereye açılacaklarını bilmiyorum. nereye gideceğimi bilmiyorum. bir belirsizlik içinde, sessizce yürüyorum. üzerimde elbise var. hayır, bir elbise değil. bu bir gecelik. eteği topuklarıma değiyor. gecelik giydiğime göre uyuyor olmalıyım. peki ya şimdi? uyandım mı? fakat neye? nerede? bu çürümüş yaprak kokusu da nereden geliyor? tanıdık kokular duyuyorum, sesler, renkler, uzakta bir ışık. ışık beni çağırıyor olabilir mi? bir tuzak olabilir belki bu. ışığın tersi yönünde ilerliyorum. tozlu bir parke üzerinde çıplak ayaklarım, neden susuyor sesler bir anda? çıktığım büyük kapıdan giriyorum tekrar. uzaklardan gelen ışık süzülüyor. dikkatle bakıyorum odaya. çekiyorum bütün perdeleri. üç yanı pencereli bir oda. bütün cevapları burada bulacaksın, diyor içimdeki ses. o kadar tanıdık ki. ama hatırlayamıyorum. belki de tüm seslerin karışımıdır. beni, bana hatırlatsın diye bekliyorum. başım zonkluyor, aldırmıyorum. ortadaki pencerenin önüne geçiyorum. bir boşluğa bakıyor gözlerim. boşluk, hiçlik; bütün bildiklerimi nasıl unutturabildi bana. unutmayı hatırladığıma göre belki de hala bir şeyler hatırlayabilirim. pencerelerin kulpu yok. etrafımı inceliyorum. halının üç yanında devasa pencereler, karşımda dev bir kapı. duvarda bir saat. fakat çalışmıyor. o da unutmuş çalışmayı. hep aynı yerde bekliyor. Yorgun saat üç sıfır beşi gösteriyor. gecenin üçü mü, yoksa sabahın mı? belki de bir öğleden sonra durmuştur bu saat. kim bilir, kim bilebilir, kim hatırlayabilir? bir adım sesi duyar gibiyim, koridora bakıyorum, kimse yok. sesler kafamın içinde. kokular da ben istersem varlar. sonsuz bir grilik var dışarıda, belki sabah olur, doğar güneş, biri gelir, güzel bir ses olur korkularım, hayallerim vardır belki, onları hatırlarım, gülümserim, ağlayabilirim, kapıların ardına bakarım korkmadan, ışık sönmez, yükselir, daha çok görürüm her ayrıntıyı… sonra? ya sonra?
Ve açtım gözlerimi; burada, odamdayım, saat üç sıfır altı…