Bir düş gördüm: Belemedik’in berisindeki günebakan tarlalarından birinin kıyısında durmuş, günebakanları izliyordum. Yanımda yoldaşım vardı. Neden sonra “Yaşamın anlamı güzelliktir.” dedim. O, tatlı tatlı gülümseyerek “Güzelliğin anlamı yaşamdır.” diye yanıt verdi. Günebakanlar Güneş’in gökyüzündeki konumuna göre başlarını çevireduruyorken, biz oracıkta dinelmiş, uzak geçmişe değgin yaşantıları anımsıyor, yitiklerimizi özlüyor, gelgelelim kopkoyu bir umutsuzluğa düşmeksizin varolanları koruyup savunarak kurtarma umarları üzerinde düşünüyorduk. Bir ara yoldaşım “Günebakan neden Güneş’e bakar?” diye sordu. Ben “Güneş yaşamdır, yaşamsa güzelliktir. Günebakan bir ‘güzelseverlik anıtı’dır. Gerçekte günebakan ile Güneş, iki güzelsever olarak bakışmaktadır.” diye yanıtladım.
Ötedeki ağaçlıkta kuşlar ötüşüyor, takılgan bir esinti burunlarımıza önce birtakım şaşılası kokuları, sonra buram buram burcuları çarpıyor, kulaklarımıza uzaktan uzağa bir çaycığın dinginleştirip dirlik veren şırıltısı geliyor, gökyüzü arada bir bulutlanıp bulutlar Güneş tekerini örtüverince günebakanlar şaşkın şaşkın donakalıyordu. Biz iki gönüldeş ya da yoldaş, güzellik ile tümlük duygularıyla yaşam içre bambaşka bir yaşamdaymışızcasına evrenin uçsuzluğunu, sürevin sonsuzluğunu iliklerimizde duyarak, ancak, kıpıyı yakalamış, yakalayan, gerçeklik duygularını yitirmeyen kişiler olarak – bize gülümsüyora benzeyen – günebakanları gözlüyorduk. Yaşam – ilk kez – olması gerektiği gibiydi. Ah, bu düş gerçekleşseydi ne olurdu!
Gökhan Çağlayan, 2023 Bozaranı, Acıyurt (iletişim için..: yedigir@hotmail.com)