• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Güneşsiz Ayçiçek / Esma Obut Yokuş

Esma Obut Yokuş by Esma Obut Yokuş
4 Haziran 2025
in Öykü
0

Screenshot

0
SHARES
110
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

İstanbul’un henüz uyanmaya cesaret edemediği sabahlardan biriydi. Saat altı buçuk. Hasköy hala uykudaydı. Balıkçılar motorlarını çalıştırmamış, sokak kedileri geceyi terk etmemişti.

Ve Halil yürüyordu.
Adımları keskin, tereddütsüzdü. Sanki kaldırımların çizgilerini ezberlemişti. Boğaz’dan gelen rüzgarı yüzüyle ölçüyor, martı sesleriyle yönünü belirliyordu.

Her şeyin bir sesi vardı.
Bir çöp konteynerine çarpıp devrilen oyuncak arabanın yankısı.
Yandaki yaşlı kadının poşetleri yere bırakırken çıkardığı derin iç çekiş.
Dalgaya düşen bayat bir simidin sessiz çırpınışı.

Halil duyuyordu.
Hatta öyle duyuyordu ki bazen “aydınlıkta bu kadar işitemezdim” diye geçiriyordu içinden.

Dünyasını mumun dibindeki karanlığa teslim etmişti. Ama bu bir kayıp değil, bir tür arınmaydı onun için. Işığın gürültüsünü karanlıkta öğrenmişti. Fakat İstanbul, bu sükunete izin vermezdi kolay kolay. Bu şehir, karanlıkta yürüyenlere karşı her zaman biraz iki yüzlüydü. Bazı sokakları kucaklarken, bazıları sinsice taş dizerdi ayak altına. Ama Halil artık adımlarını ölçmeyi değil, anlamayı öğrenmişti.

Her sabahın bir ritüeli vardı. Kasımpaşa’dan Cibali’ye yürür, Fener Rum Lisesi’nin önünden geçerek surlara yaslı eski bir çaycıya varırdı. Orası, görenlerin görmeyenleri görünmez saydığı bu şehirde, insan olarak ağırlandığı nadir yerlerden biriydi.

O sabah, Şermin de soluklanmak için orayı seçmişti.
Yorgundu. Gözlerinde kendi içinde taşıdığı yılların tortusu vardı. Ama o yorgunluğun içinde kıpırtısız bir sükunet de vardı artık.

Elinde boş bir çay bardağı… Parmaklarıyla kenarını sıvazlıyordu usulca.
O kadar uzun sürdü ki bu hareket, Halil dayanamayıp konuştu:
“Bazı sabahlar, çay bardağı kadar kırılgan olur insan.”

Şermin irkildi. İlk anda Halil’in görmediğini fark etmedi. Göz göze gelmeye çalışınca anladı.
Ve o an bir şey çözüldü aralarında.
Görmeyen gözlerle bakmaktan yorulmuş gözler, aynı masada, bir bakışsızlıkta buluştu.

“Ben Şermin,” dedi kadın.
“Halil,” dedi o.

Bu tanışma, o kadar sade, o kadar yorgun ama sanki o kadar eskiden kalan bir tanışıklıktı.

Şermin, çayın dumanında gözlerini boşluğa dikmişti. Zihninde geçmişin yankıları, tekrar eden bir film şeridi gibi akıyordu. Onun için dünya, kırılgan bir dengeden ibaretti.
Halil’in karanlığında saklı aydınlığı sezmişti.
Halil ise Şermin’in içsel karanlığının içinde yanan bir ışığı fark etmişti.

Gördükleriyle yorulmuş, yaşadıklarıyla kırılmış bir kadın…
Duymayı öğrenmiş, ışığın gürültüsünden saklanmış bir adam…

Birbirlerine yavaşça yaklaştılar.
Kelimeler ağır ağır kuruldu. Sessizlikler anlamla doldu.
İki yalnızlığın arasında devrilmez bir köprü kuruldu.
Şermin’in kalbindeki sızı, Halil’in dünyasındaki sessizlikle dans etmeye başladı.

Artık her sabah, Halil yürüyüşünü Şermin’in adımlarına göre ayarlıyor, Şermin ise Halil’in bastonunun ritmini ezberliyordu.
Bazen konuşuyor, bazen susuyorlardı.
Ama suskunlukları bile ses taşıyordu.

Bir akşamüstü, İstanbul’un altın ışığa büründüğü bir saatte, sahil boyunca yürüdüler.
Halil bastonunu yere hafifçe vuruyor, Şermin yanındaki sesi takip ediyordu.
Gözler olmadan, eller olmadan da birine tutunmanın mümkün olduğunu öğreniyorlardı.

Şermin, bazı günler Halil’e resimler anlatıyordu.
Boğaz’dan geçen bir mavna…
Martıların suya dik dalışı…
Güneşin taşlara yansıyan titreşimi…

Halil dikkatle dinliyordu. Her tasvirin ardından kısa bir sessizlik olurdu.
Sonra tek bir kelimeyle karşılık verirdi:
“Oldu.”

Artık şehir, onların anılarını da taşıyordu.
Çaycı artık her sabah iki bardak koyuyordu masalarına.
Birinde taze demlenmiş sıcaklık…
Diğerinde paylaşılmış bir buğu…
Bir çay bardağının kenarına tutunarak başlayan bir hayat.
İki eksik, birbirini tamamlıyordu.
İki yalnızlık, birbirinde anlam buluyordu.

Ve şehir, onları görmese de, onlar artık şehri birlikte görüyordu.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Kadın Korkusu / Bekir Dalgıç

Next Post

Gördün Mü Susanı / Ali Kemal Alagöz

Esma Obut Yokuş

Esma Obut Yokuş

1990 yılında Siirt’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Batman’da tamamladı. 2012 yılında Malatya İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Çeşitli kişisel gelişim ve psikoloji eğitimlerine katılarak insan ruhuna dair bilgisini derinleştirdi. Bir süre Türkiye’de görev yaptı. Eğitim alanındaki deneyimini daha da derinleştirmek ve kariyerine uluslararası bir boyut kazandırmak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşti. Eğitimcilik kimliğinin yanı sıra edebiyata ilgi duyuyordu. Yerel bir gazetede köşe yazarlığı yaparak yazarlık hayatına adım attı. Edebiyat ve düşünce dünyasında yetişkin okura hitap eden deneme ve öyküler kaleme aldı. Kaleme aldığı metinlerde toplumsal meseleleri bireysel psikolojiyle harmanlayarak, okuyucusuna derinlikli anlatımlar sunmayı amaçladı. Yazılarında insan doğasının karmaşıklığını, toplumsal dinamiklerle iç içe geçmiş bireysel deneyimler üzerinden irdelemeyi ön planda tuttu. Sanatın farklı alanlarına da ilgi duyan yazar; ebru sanatı, kaligrafi, hat sanatı ve fotoğrafçılıkla da aktif olarak ilgilenmektedir. Bu sanat dallarındaki estetik bakış açısı, yazılarına da yansımakta ve anlatılarına görsel bir derinlik katmaktadır. Disiplinler arası bir perspektifle üretim yapmayı önemseyen yazar, edebi metinlerinde insanı merkeze alan, düşündürürken hissettiren bir dil kurmayı hedeflemektedir.

Next Post
Gördün Mü Susanı / Ali Kemal Alagöz

Gördün Mü Susanı / Ali Kemal Alagöz

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • İçimde  Seninle  Konuştum / Kevser Yıldızhan
  • Ruhsuz Bir Adamın Aşkı / Esma Türkçe
  • Kurumuş Gül Yaprağı / Esma Türkçe  
  • Hayata Uyum  / Ulviye  Kara Akcoş
  • Vuslat-ı Leyl: Kelimelerin Aşkla Dansı  / Zümrüd-Ü  Sabah

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.