Misafirini bekleyen, evin uzak köşesinde saklanan
Sözüm ona değerli olduğuna inanılan
Ve bu yüzden, olur olmadık yerde ortaya çıkarılmayan
Porselen tabaklar kadar yalnızım.
Şehirden çok uzak bir yerde,
Neden yapıldığı, yapıldığı gün unutulmuş olan
Bir dinlenme tesisi kadar ıssızım.
Doğar doğmaz büyümek zorunda bırakılan,
Kendi teninden olmayanlar için yok sayılan,
Irkçı, faşist bir dünyanın bütün iğrençliklerini
Ömrü boyunca yaşamak zorunda bırakılmış olanlar kadar çaresizim.
Kıllı bir ruhun gölgesinde,
Masumiyetini kaybetmiş ve bulması da mümkün olmayan,
Soğuk yatağından zehir sızan
Ve o zehirle her gece ölen,
Sabaha çocuğu için dirilen
Bir kadın kadar yorgun ve bitkinim.
Gece sabaha kadar bombalanmış
İçinde yaşayan bütün çocuklar öldürülmüş
Çığlık çığlığa gözyaşı ve isyan kokan
Direnişi ve duvarları yıkılmış, darmadağın olmuş,
Bir ülke kadar hüzünlüyüm.
Kara bir geleneğin
Hiç var olmamış Tanrıların
İsteklerini yerine getirmek uğruna
Kendi öz kızını diri diri toprağa gömen
Bir baba kadar isyankarım
Tüm bunlara rağmen
Bir de sen varsın tabi
Aç bir akbaba gibi, yanı başımda bekleyen
Ölemiyorsam ışığım
Bil ki, senin yüzünden.
Eyüp TORU