Telefon çalmaya başladığında Veneta duştan yeni çıkmıştı. Saatlerce suyun altına bırakmıştı kendisini. Dün akşamki günahının kefareti buydu.
Su, vücudundaki kirle birlikte günahlarını da silip süpürüyordu.
Havluya sarınıp yatağın başucunda, komodinin üzerinde duran telefona gitti, ıslak saçları boynunun arkasına ve omuzlarına yapışmıştı. Telefonu cevapladı ve adını söyledi. Arayan babasıydı, onun söylediği tek kelime bile Veneta için yeterliydi. Başka kimsenin söyleyemeyeceği şekilde ve her zaman dediği gibi, tatlım, diyordu…
Veneta hiçbir şey diyemedi. Çünkü babası onu tam soluk verirken yakalamıştı, kadının ciğerleri havasız bir kâğıt destesi gibi dümdüzdü şu an. Aynı ses bir kez daha konuşmaya başladı. “Tatlım! Orada mısın?”
Veneta’nın bacaklarındaki bütün güç buhar olup uçtu. Yatağa çökerken üstündeki havlu yere düştü ve bacakları altındaki çarşafı ıslattı.
Dişleri kenetlenmiş bir halde tekrar nefes almaya başladı. “Baba, gerçekten sen misin?” dedi, dehşet içinde kalmış birinin ulumasıyla.
Çünkü babası on yıl önce ölmüştü…
“BABA!” dedi Veneta, umutla ve mantığına meydan okuyarak. Ama bağlantı kesilmiş, babası yerini telesekretere bırakmıştı.
“Yanlış numara tuşladınız. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.”
Veneta telefon kulağında öylece kalakaldı. Çok geçmeden de çıplak bedenini yatağa serdi, ruhunu da beraberinde sürükleyerek…
Uykuya dalmadan önce eski günlerdeki baba ve kızı düşlüyordu.
“Veneta pencere kenarında babasının gelişini bekliyor. Onun yokluğunda soluduğu hava yaşayabilmesi için yetersiz. O, süper güçleri olan bir kahraman. Dokunduğu her şeyi büyülüyor, Veneta’yı da. Ve birazdan dışarıda yağan karı da büyüleyerek geçecek… Bundan emin.
Derken babası çıkageliyor. Kendisinden önce gölgesini fark ediyor Veneta. Karların üzerine düşen gölgesini. Hissettiği heyecanı anlatabilmesi için yeterli dağarcığa sahip değil. Çünkü henüz yedi yaşında. “BABA!” diye bağırarak koşturuyor kapıya.
Kahramanı karşısında sıcacık gülümsüyor. Yanağında oluşan gamzeye hayranlıkla bakıyor Veneta.
“Benim küçük tatlım!” diyor adam.
Küçük kız babasının boynuna atılırken, mutfaktan bir anlık başını uzatıp kendilerine bakan annesinin kıskançlıktan delirmesini umuyor. Bu düşünce Veneta’yı mutlu ediyor.”
***ikinci bölümün sonu