Belki yeni bir gün doğsaydı
Ve her yer karanlıkken,
Paklanan vücuttan,
Aklanan akıldan kaçarken…
Her şey pasaklı vücudumdan,
Ve her şey seyrek saçlarımdan.
Bir valizi doldurmak,
Bir çerçeveyi yerleştirmekten daha zormuş.
Uçurtmayı gece vakti öylece salıvermek…
Yürüdüğüm yolun taşları,
Benim ayak izimden eskimiş.
Bir bardak suya düşmüşüm,
Geçmişe susamışım.
Camın ardında bir ses,
Düşmüş perdeye, kıpırdamıyor.
Gözlerimde asılı kalan,
Çürük bir zamanı bekliyorum.
İnsan çürük bir zamanı bekler mi hiç?
Kendimi avutmaya ramak kala,
Güzel şeyleri kandırıyorum.
Ve anlıyorum:
Gün doğsa da karanlık,
Benimle taşınır.
Pencerem benden aşınır,
Güneş benimle
Daha yeni tanışır.
Aslında öldürümediklerimiz hep güldüklerimiz,
Zamanla gördüklerimiz.