Dondurdum mumyaları, sabır kilinde
Aktı hatıramızdan günahkârca hile
Damıttım, pasını kirden ziyâde;
Fark etmez artık, deniz yatağında kurur!
Muhabbet tarlasını muhannet sarmış,
Aşkın damarında kan, incecik zarmış!
Çatladı küheylân, nazarında varmış;
Fark etmez artık, yürek otağında durur!
Lisânım bülbülünün eteğine yapıştı!
Kof dağında delâlet aramaya takıştı,
Vav gibi fermânının acziyeti sıkıştı;
Fark etmez artık, vaadin kibr- i zatında solur!
Yusuf’ a ışıktır zindan, kuyu ona muktedir,
Hay’ dan gelen Huy’ a, dostane bir sefir,
Zerresini tadabilsem, ümit mütessir;
Fark etmez artık, hayal zerresinde nurdur!
Gün azap azap, gözler halka halka, tomurcuk!
Çık gel mahzenden kabına sığmayan çocuk!
Bırak kalsın baharlara, baharlara yolculuk;
Fark etmez artık, hancının yolu kurur!
Dar- ı dünyanın boynunda asma kelepçe!
Sallanır, mahkûmuyum verildikçe celse
Yargıç da benim! Suçum onanmaz bile;
Fark etmez artık zindan kabrim de olur!