Pusula (1)
Atilla o gun her sabah olduğu gibi güne uzun soluklu yürüyüs yapmak için evine yakın olan ormanda soluğu almisti, günün en güzel saatleri sabahın ilk saatleriydi yürüsleriyle; zihnini boşaltıyor nefes egzersizleri yapiyor güne zinde baslamanin formülünü kendince bu yürüyüslere yoruyordu. Hayatinda ne zaman icinden çıkamadığı bir sorun oluşsa, zihnini boşaltmak ve çözüm bulmak için iyi geliyordu bu yürüyüşler. Daha önce fark edemediği bir detay, çözüm varsa sihirli bir değnek deymiscesine hemen tamamlaniyordu eksik parça zihninin en dip köşesinden sinsice ortaya çıkıyor sorun çözülüyordu.Hayatında ilk defa bu kadar çözümü zor bir sorunla karşı karşıya kalmisti; bu durumu kendine bile itiraf edemezken etrafındakilere nasıl açikayacakti. Bulunduğu durumun vücudunda yarattığı çarpıntı soğuk soğuk terlemeler atak gecerecek derece stres yaratmıştı. Yıllarını vermişti; aylarca arastirmakar yapmış, yüzlerce makale okumuş çoğu yabanci kaynaklardan çeviriler yapmus yığınak dosyalar arşivler hazırlamış, kendince kayıtlar tutmuştu. Şimdi üzerinde çalıştığı tez zarar gormys ve herşeye sifirdanbaslayacakti başka çaresi yoktu. Zihninden herşey silinmisti sanki, bu kadar kapsamlı bir çalışma, araştırma, raporlandirma yıllarını alabilirdi önünde bunu yapabileceği bir on yılı daha yoktu. Geçmiş çalışmalara ayırdığı vakit çöpe gitmisti; herkes ona inanmış, guvenmis, maddi manevi desteklemis, yanında olmuşlardı. Nasıl aciklayacakti olup biteni, zihninin ona oynadığı bu oyunu nasıl acikayacakti. Hayatında ilk defa korkuyordu; yavaş adımlarla zihnini boşaltmaya uğraştı, başka şeyler düşünmek için çok çaba sarfetsede içinden çıkamayacağını adı gibi biliyordu. Bulunduğu durumu kabullenmeli ve yeniden baslamaliydi başka seçeneği yoktu nereden nasıl baslayacagini bilmeden. Telefonu uzun yzun çalıyordu dalıp gittiği boşluktan bur aylığına da olsa çıkartmıştı bu telefon kendini sevdiği kadındı arayan yıllardır beraber bu amaç ugruna pek çok şeyden vazgecmislerdi, şimdi zaman dursun istiyordu verecek yoktu, kendine çeki düzen verdi hiç birşey belli etmemeli, zaman kazanmali, biraz oyalamayı düşündü telefonu acti ve ses tonunu hafif oksurerek tonun ayarladi ” hersey yolunda hayatim merak etme, yarin ilk ucakla yanindayim, uçağa binerken arar haber veririm seni seviyorum” diyebildi. Nasilda kolay yalan soyleyebilmisti, oysa birbirlerinden hiç bir saklamazlardi aldıkları tüm karar
arda danışarak hareket ederlerdi, on beş yıllık bir birliktelik ilk başlarda tutkulu bir is aşkının bir araya getirdiği iki farklı kisilikken zaman içinde birbirini tamamlayan bir ciftte donüsmüslerdi. Acaba ses tonundan anlamış miydi bir sorun olduğunu inşallah anlamamıştım diye geçirdi içinden, sevdiği kadına ilk defa yalan söylemişti bu konuyu çözmeden hemen yanına gitmedi imkansızdı. Ormanda epey yurudukten sonra elediği yolu, ağır adımlarla dönerken etrafındaki ağaçların heybetli duruşu, dalların arasından güneşin yakıcı sıcaklığını, uzatın te nin usulca oksamasiyla kendine geldi biran. Herşeyin evindeki bilgisayarında kayıtlı olmasını diledi. Akademik kariyeri bitmek üzereydi belki de; gecmus, şimdi, yarin hepsi birbirine karışmıştı. Çıkış yolu aradı kendine kimden yardım ustemrliydi düşündü uzunca bir süre bulunduğu durumu kimseye de aciklayamazdi düşündü eskileri kurcaladi zihni ilk yıllarına döndü eskiden görev aldığı bir üniversitedeki hocası aklına geldi ortak pek cok projede görev almislardi çok yardımcı olmuştu akademik kariyerine desteği tavsiye ettiği okullara hep referansiydi DOGAN YILMAZTURK AKLINA GELDI birden telefon rehberini kurcaladi hemen calistiği üniversitenin numarasını buldu aradi. Oldukca yogun bir akademisyendi kendisi ama bu kadar acil bir durum olmasa rahatsız etmezdi anlayışla karşılar mutlaka zaman ayırirdi. Oldukca uzun çalan telefondan dahili numara yönlendirmesiyle ancak karşısında bur muhatap bulabildi arsisindakinin konuşmasına musade etmeden direk konuya girdi ” sayın profesör DOGAN YILMAZTURK ‘le görüşmek isterim dedi” ve bekledi telefonun diğer tarafında oldukça tiz sesli yaşı epey genç bir hanim açtı “buyrun ben sayin profesör DOGAN YILMAZTURK ‘un ben kendidinin kidisrl asistaniyim kendisi bir sempozyum için yurt dışında onbeş gün sonra ancak burada olur bir notunuz varsa alayım isterseniz geldiğinde ileteyim” konuşmasının bittiği fark eden ATILLA içinde gecirdi”bugün bütün aksilikler beni buluyor” konuyu fazla uzatmak istemedi ve ekledi : “ben profesorun eski ogrencilerinden ATILLA DEMIR hocama sonduz saygilarimla ona acil ulasmam gerekiyor acaba iletisim icin direk cep telefonunu rica etsem olurmu” dedi ve yanıt hic gecikmedi tabi ki nazik ve isleri yoğunluğundan bunalmış bur ses tonuyla karşılık verdi ” malesef ATILLA bey ne yazık ki hocamızın şahsi telefonunu izni olmadan paylasamiyorum bir notunuz varsa alabilirim notunuzu mutlaka iletirim” ATILLA şaşkınlığını korumaya çalışan bur üslup yakınıp konunun kendisi için ne kadar önemli olduğunun bilincinde ve telaşıyla “benim aradığımı kendisinden mutlaka telefon beklediğimi telefon numara bu isterseniz çok memnun olurum, kolay gelsin vaktinizi aldım saygilarimla” asistan hanim ” evet notunuz aldım hocam geldiğinde mutlaka iletirim kolay gelsin iyi günler dilerim ” dedi ve telefonu nazikçe kapattı, içinden “kim bilir profesörü hangi gereksiz konu için onca işinin arasında rahatsız edecektir ” diye geçirmeden edemedi. Yaklaşık yedi yıldır profesörün asistanlığını yapıyordu demek ki daha once tanusmadigi daha eski bir öğrencisiydi, tanidigi bir öğrencisi olsa mutlaka kendisi de seve seve yardimci olurdu. Ise basladigi ilk gunler geldi aklina nasilda istekli, cevvaldi profesörün profesörün dönem her zaman ki yogunluklari devam etmekteydi butikmus onca dosya bu düzene sokulmaya beklemese belki bu görevde olamayacakti. Tüm çalışmaları bilgisayarda kayıt altına alması yıllarını almıştı, zamanla kendiliginden bir düzen bulmuştu eli ayağı oluvermişti bir anda araştırma yaptığı konular hakkında hemen hemen hepsine hakim durumdaydı artık. Konu basliklari için detayli araştırmalar yapmak, başka üniversitedeki hocaları düzenli yayınlarını akıp edip karsilastitmalar yapmak, kaynaklar göstermek, sunumda hazır olarak tezler hazırlamak oldukça yorucu ve zahmetli bir işti; yaptığı meslek biraz adanmislik gerektiriyordu, üniversite son sınıfa kadar bu göreve hazırlıyordu sanki bir yandan da kendini dersten arta kalan zamanlarda gittiği kurslar, eğitimler, hepsi su anki işinde başarısının meyvelerini veriyordu.seviyordu işini sevmese oldukca yogun bu tempoya asla ayak uyduramazdi. CANAN 30 yaşına çoktan gelmisti ailesi ona evlenmesi için aylarca baskı olmasına rağmen rağmen işkolik mesleğine aşık hanim için ne yazık ki evlilik ona göre değildi, kendni işiyle evli hissediyordu. Tüm zamanini alıyordu üniversitede profesörün odasına yakın küçük bir sekreterya konumunda oda tüm hatatiydi; sabah sekizden zaman zaman aksam oniki ye kadar süren iş yogunlugu yormuyor sanki diriltiyordu zihnini meşgul eden konuları kütüphanenin yanina eklenmi arsiv odasında ihtiyaci olan yayınları, inceleme, düzenleme, raporlama, gözü kapalı yaptığı konular di artık. Sanat tarihi, o kadar kolay bir bölüm değildi, her dönem kendi içinde ayrı bir derinlik barindiriyordu, ayrı ayrı inceleniyor gibi görünen konular zaman zaman iç içe konulara dönüsebiliyordu, yeni yazılan her eser ayrı bir titizlikle inceleniyor yazan yazar hakkında araştırmalarla arsivleniyordu. Tüm bilgiler guncellenmek durumundaydı bu da zamandan tasarruf demekti. ATILLA, arkeolog olnata gençlik yıllarında heves etmişti bir hobi olarak başladığı bazı alışkanlıklar birleşti ve ortaya onu bu serüvenin bur parçası haline getirmişti yillar içinde, yaz aylarında ilkesiyle birlikte kısa süreli seyahatlerde tatile ciktiklari şehre ait herşeyi merak ede bilgi edinmek için araştırmalar yapardı o zamanlarda kültürel geziler hayatını şekillendirmeye başlamıştı çoktan. Babası dedesi gibi asker kökenli bir beyefendiydi; astsubaydi, annesi ise ilkokulda matematik ogretmeniydi matematiği her ne kadar sıcak almasa da hayatında zaman zaman bazı dönemlerini kapsıyordu.Üç kardeşleri en büyükleri ATILLA’ydi, kendisinden beş taş küçük kuzkardesi ALARA küçük yaştan itibaren müzik giyimi alıyor piyona calmakta onun o yaşlarda tutkusu haline gelmisti, en küçük küçükleri EMIRHAN anne ve babadinin karışımı gibiydi gemilere aşıktı; küçük yaşına rağmen simdiden kendini gemi mühendisi ilan etmişti. Gemiler hakkında herşeyi öğrenmek için büyük çaba sarf ediyor maket gemi yapımına merak sararak gerçek bir gemiyi inşa edeceği günlerin hayalini kuruyordu. Ickerinde en hayalperest biri biri varsa oda kuşkusuz ALARA’ydi. Meslek seçiminde zorlanıyor ruh haline göre sürekli meskek değiştiriyordu. Babalarının görevi nedeniyle sık sik seyahat etmesi, her ne kadar kirsada gorevi deki başarıları, aldigi takdir madalyaları göğüslerini kabartiyirdu her birinin. Annesi babasınınuzun süreli görev alacağı bir il olduğunda tayinini isteyip görevine o il ilde yapmak zorunda kalıyordu. O DONEMLER kendisinin ve kardeşlerinin taşlarının küçük olmasında dolayı egitimlerinin de aksamaması için sabit bur yerde kalmalari için en uygun yer buyukannelerinin yani olmustu. Çocukluk yillari buyukannelerinin oturdugu evi MUGLA ilinin bir kasabası olan GUVERCINLIK beldesi olmuştu. Dort bir tarafi alabildigine çam agaclari kapli bu yer cennetten bir köseydi. Mis gibi cam kokusu sarardi her yani yagmur yagdigi vakit, sabahın ilk saatleri günışığı vurduğunda ağaçların üzerine serpiştirilmiş cesit çeşit cicekler goz ilkbahar da bambaska güzellikler sunardı. Dört bir taraf alabildigine yeşil, ve yesilin her tonuyla kucakliyordu buralarda dört mevsim. Bütün sokakları cam kozalaklari kaplardi kimisi ufak, kimisi çok büyük, biri diğerine benzemeyen binlerce cesit cam kozalagi en büyük eglenceleriydi yöre halkinin. Cocuklar buyüklere yardim eder; yere düsen kozalaklar toplanır, yikanir, yerlere serilen muşamba larda kurumaya bırakıldıktan sonra rengarenk boyalarla boyanip süs eşyasına dönüstürülürdü hamarat ellerde haftası oldu mu çevre koy pazarlarında satilir eve katkı sağlanırdı. Milas, bodrum, koy pazarlarinda turistlere yaz ayları gelen yazlikcilara hediyelik ev esyasi niyetine satar geçimini sağlardı. Cem be seklinseki kasnaklara kurutulmuş yapraklar arajman yapilir, üzerlerine kurumuş cicekler serpistirilir dekoratif objelere dönüştürüp her esya olarak satilirdi.Turiste bir brlde oldugu için sus eşyaları yapımı dağa çok gelir getirirdi.Doğa sonsuz comerligini sunuyordu yöre halkın sahil boyunca irice orta boy taşlar toplanır yikanir üzerine çeşit çeşit taş boyası uygulamaları yapilirdi; ugur böceği,çiçek v.s desenleri resmedilir bambasja eserlere donusurdu maharetli ellerde. El emr yore halkın baslica gecim jaynagina donydurdu kustan yapilirdi tüm gazirliklar taz ayına mevsimine gore baglardan sebzeler toplanır; salcakar, tursular oresel lezzeylerde yemekler hazırlanır cocuk, genc yasli demeden kimin elinden ne geliyorsa aile bütçe katki saglanirdi. Bereketli gecerdi pazar alis verisleri ailecek cekilirdi fotograflar yillar sonrasina hatira, ani birakmak istercesine. Yillar sonra hepsi tek tek animsanacakti gözyaşları icerisinde en sevdiklerinin kaybiyla, hasretligiyle nasıl olsa.
PUSULA (2)
MUĞLA’nin Güvercinlik kasabası oldukça hareketli bir yerdi, yöre halkı oldukça çalışkandı, geçimini daha çok çiftçilik, turizim, süs eşyaları, lokanta, kultur turlari, pansiyon işletmeciliği gibi çok çeşitli işlerle sağlıyordu. Kışın yöre halkı yaza hazırlık yapar, komşular birbirleri destekler, cocuklar doganin tanidi cikartirdi.Yazlikcilar sezonluk geldiğinden, kış boyu oldukça sakin gecerdi. Yazlikcilar, turustler yaz aylari cok kalabalik olurdu her yerde bir etkinlik, canlilik olurdu. Yoresel yemekler birbiriyle yarisir, mevsimine gore meze cesitleriyle senlenurdi sofralar. ATILLA yüzmeyı cok sevdiği için yazlari koy koy teknelerde hem rehberlik yapiyor, hem dalis dersleri aliyordu sosyal cevresini her gecen gun buyutuyordu.Kendine olan ozguveni sayesinde hobi olarak basladigi pek cok iste basarili oluyor para kazanıyordu. Okuldan arta kalan zamanlarını yabanci dilini geliştirmek için babasinin ona gönderdiği yabanci kaynaklı sanat tarihi, arkeoloji, mitoloji kitaplarıni okuyup tercume ediyor bambaska dünyalara, bambaska hayatlara misafir oluyordu. Okuduğu yabanci kaynaklı kitapların çoğunun çevirisini yyapmayaapmaya baslamisti coktan. Yazın gelen turistlere kitaplardan aklında kalanları hikayelestiriyor, anlatimlariyla tur rehberi edasiyla yaşadığı beldeyi ve çevre beldeleri daha da ilgi çekici hale getiriyordu. Aranan donanimli bir tur rehberi olmustu kisa zamanda . Çevresi tarafından takdir görüyor, tavsiye ediliyor örnek gösteriliyordu. Bir tiyatro oyunu gibi başlayan bu maceracı tutumu ilerdeki mesleğinin taşlarını örüyordu. Arkeoloji okuyup akademik kariyer yapma hayallerine büyükannesiyle beraber yaşadığı zamanda karar verdi. Ve derslerine çok sıkı çalışıp IZMIR SELCUK UNIVERSUTESI’nin ARKEOLOJI BOLUMUNU ‘de okumayı hak kazandı Babası onunla gurur duyuyordu. Kızkardeşi ise annesi gibi matematik öğretmenliğine merak sarmişti, muzik, dans, nefes egzersuzleri derken farkinda olmadan yolunu cizmisti annesini ornek aliyir disipli calusmakariyla cevresindeki matematik derslerinde zorlanan ogrencilere ders vererek iyice gelistiriyirdu kendisini sinavlaea hazirlaniyordu istedigi bolumun puani oldukca yuksrk oldugundan bur kac denemek zorunda kalmisti. Hayalperest tuyumu tasi ilerledikce yerini ayaklari yere saglam basan mantik insanina dönusturmüstu kendidini. Erkek kardeşi ise gemi maketleri yapıyor, teknik resim kurslarina yazilip kendini bu konuda daha daha dobanimli hale getirmek icin cabaliyirdu. Gemiler hakkındaki bütün yayinlari takip ediyor bu alanda kendini yetiştirmeye çalışıyordu. Kiz kardesinin matematik tutkusu onda da vardi ancak ondaki tuyku saha cok muhendislik alaninda orlayiciydi. Zaman hızla akıp geciyordu. ATILLA universiteden mezun olmystu ve o gun ailecek yemek yiyecek kutlayacaklari başarısını. Ailesi emekli olmuş büyükannesinin yakınında üç katlı bir ev almışlardı birikimleriyle, birazda borclanmislardi tabi. Yillarca birbirlerine hasret yasam mucadelesi icinde gecen hayatlarinda isler degisiyordu artik butun zamanlarini beraber geciriyorlar. Tum hazirliklar gunler oncesinden yapilmisti zaten hediyeler alinmus, ev dip kose temuzlenmis bahce isiklandirmalari tamamlanmis yemekler coktan pismisti. Kutlama icin grlecek misafitleri karsolamak icin Bodrum merkezden dönerken kaza haberi ulaştı eve. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldirilmişlardi ikisi de arabayı annesi kullanıyormuş virajı dönerken çarpışmis iki araba karşı taraf da fazla hasar yokken anne ve babası ağır yaralı olarak hastanede yoğun bakıma tedaviye alinmislardi çoktan. Haberi alır almaz üç kardeş soluğu hastahanede aldı geçen sene buyukannelerini kalp krizinden toprağa vermişlerdi şimdi ellerinde kalan yıllardır hasret kaldıkları anne ve babasi yoğun bakımda yaşam mücadelesi içindeydi, beyni durmuş gibiydi üç kardeşin ağlamaktan haykirislariyla hastahanede ne kadar doktor hemşire varsa yardım etmeye calisiyor sakinleştirmek için iğne yapıyorlardı.Anne bve babası haftalarca yoğun bakımda kaldı günlerce hastaneye taşındılar, ellerinden birşey gelmiyordu beklemekten baska. Iki hafta sonra babasının beyin ölümü gerçekleştiğini söylerken doktorlar hayat durmuştu üç kardeş için, koşarak yoğun bakım odasındaki bos yatağa baktılar defin işlemleri için hazırlık yapılmaya başlarken annelerinin kendine geldiğini öğrenince biraz rahatlasanlar da aynı anda gelen hem üzüntü, hem sevinc haberi çok sarmusti herkesi. Annelerine durumu belli etmemeye çalışarak yanına gittiklerinde doktorların durumu çoktan söylediğini gözlerinden anladılar. Üzgündü anneleri ve pişmanlık dolu bakışlarıyla çocuklarından özür dinliyordu kazadan kendini sorumlu tutuyor, kimseyle konysmak ustemiyirdu kapaymusyi tum duygularini cevresindeki herkese buyuk pismanlik duyuyordu. Babasının cenazesi sade bir törenle yapildi, annesi o kazada sakat kalmıştı belden aşağısı tutmuyordu, çocuklar buna şükreder hale gelmişti. Annelerini uzun bir fizik tedavi sureci bekliyordu asil tedavi sureci elbetteki moral, motivasyon ve tekrar yurubilmek icin çaba sabirdi. Birlikte yaşayamadiklari her güne kahrediyorlardi çok erkendi babalarının ölümü yığınla planlar yapılmıştı, kurulan tüm hayaller bir daha asla yaşamamak üzere rafa kalkmisti. Sevgi dolu geçen bir çocukluk, gençlik kısa zamanda yerini mateme, sessizliğe yasa birakmişti. Hayat ne kadar acimasizdi. Babasını büyükanne ve büyükbabalarinin yanındaki mezara gömmüşlerdi. Haftası gelmiş evde dualar okunmaya başlanmıştı, annesi ogün taburcu oldu hastaneden kimselerle konuşmuyor odasına kapanmış cama yakın girişteki köşedeki ilk odaya yatağı hazırlanmıştı o gelmeden günler öncesinden sessiz sessiz gözyaşları içinde dua okuyup kocasının ruhuna onun gıyabında tüm rahmetli yakınlarına gönderiyordu hayır dualarını.Bütün bu olanlar bir şaka olmalıydı onca sene omuz omuza verdiği sıkıntılara beraber katlandığı tam çocuklarıyla emekliliklerinin tadını çıkaracakları zamanda böylesi bir felaketle hayatları alt üst olmüştu. Kimseyle konuşmak istemiyordu, ancak yatağa mahkum olmanın verdiği izdirapla mecburiyetten ihtiyacı olan şeyler için çocuklarını arada sırada yanına çağırıyordu. Aylar geçmişti kimsenin gelen yada geçen aydan umudu yoktu. ATILLA aylar önce bir kazı çalışmasında gönüllü olarak çalışmak için başvuruda bulunmuştu okuduğu üniversitede bölümune. Okul bitmus olmasiba ragmen burburleriyle bahlarini koparmamislardi. Akadaşlarıyla kurdukları “sosyal sorumluluk projesi” adı altında kurduklari grupla cesitli kazi calusnalarinda aktif gorev aliyorlardi. Aylik cikan dergiye de tum bu calusmalar rapor ediliyir, foyograflar paulasiliyor gerek ogrenciler, gerek ajademusyenler gerejse ilgi akani arkeoloji olan kusiler bilgilendiriliyordu. Yurt disinsa dahil onlarca ogrenci, akademisyen katilim yapiyordu kazilara IZMIR SELCUK’ta yapılacak kazı çalışmalarına davet ediyordu arkadaşları ATILLA’yi attiklari mail araciligiyka zanani olfukca kusitliydi kontenjansa yeterli yer yoktu bir an once kaear vermesi gerekiyirdu. Ailesindenkimsenin haber yoktu, kimselere haber verememişti bulunduğu durumdan dolayı annesinin rahatsızlığı yum kardeşlerin yaşamındaki dengeyi tamamen bozmuştu. Aciklayamamisti bir yanda yıllardır uğruna kurduğu hayalinin gerçekleşmiş olmasının sevinci, bir yanda babasinin acı kaybı annesinin onlarin bakımına muhtaç durumu seçim yapmasını zorlastiriyordu. Ilk haftalar herkesden saklamaya çalıştı bunu ama zaman yaklaşıyor bir cevap vermesi gerekiyordu. Durumu evdekilerle paylasti “IZMIR SELCUK’ ta gerçekleşecek olan arkeolojik bir kazı için çağırıliyorum, elbetteki önceliğim sizlersiniz, siz olmaz derseniz daveti geri çevririm.” cümlesini bitirdiği an herkes kendini yapacağı seçimden sorumlu olmamak adına “karar senin hayat devam ediyor bir şekilde hepimiz düzen kurup yaşamımıza devam edeceğiz ” dedi ilk olarak kızkardeşi, ardından erkek kardeşi “o sene üniversite için BURSA ‘ya gideceği haberini verdi” evi bir sessizlik kapladı. Annesinin bakımı ALARA’ya kalacaktı onu yalnız bırakmazdı. ALARA okulunu dondurup annesiyle kalmayı kabul etti. Evden matematik dersi verecekti üniversiteye hazırlanan öğrencilere ilan hazırlamaya konulmuştu çoktan. Bir yandan annesiyle ilgilenecek, diger yandan sevdiği işi yapacak olmanın rahatlığını hissettirdi abisine. Artik hayatlarinda bambasja gelusimler, degisimler söz konusuydu herkes bur şekilde hayata tutunmanın yolunu bulmuştu kendince.PUSULA (3)
ATILLA aklı annesinde kalsa da bu fırsat ne zaman bir daha eline geçecekti bilmediği için arkadaşlarını aradi ve geleceğini bildirdi. Nerede, nasıl kalacaklardi, ne kadar sürecekti bilmediği bir yolculuğun içine kendini bırakmak istedi hatıralarla dolu evinden ayrıldığı vakit çok zorlandı. Bir kaçisti belki kendinden, geçmış yaşanmisliklarindan, gelecek planlarından, annesinin durumundan, o an bir kurtuluş bir çikis kapisi olarak görmüştü bu daveti kendine itiraf edemediği aylarca içinde biriktirdiği tüm duyguları su yüzüne cikmisti sanki böyle bir ani bekliyordu ve gerçekleşmişti uzaklasacakti herkesden, herseyden kendini bulması için bir şans olarak gördü bu gidişi. Sessiz hazırladı bavulunu, yanına fazla birsey almak istemiyordu, yakındı IZMIR arabayla üç dört saat lojmanda kalacaklardi 25 kişilik bir grup olarak oldukça kalabalik üc egitim gorevlisi asistanlarla beraber 35 kisiyi buluyordu neredeyse önemli bir çalışmaydı bu kariyeri için gerekliydi, babasına ait bir pusula gözüne çarpti beraber almislardi babalar gününde hediye etmisti babasına güzel günlerde kullansın gittiği her yerde hatırlatması için “sen benim bu hayatta pusulamsin ” derdi yasarken babasina ne garip şimdi gerçekten bir pusula olarak kalan ömründe de babası ona yol gösterecekti yolunu kaybetmemesi için varlığını manevi bir eşyaya taşımıştı kendince. Senede bir izne geldiklerinde her zaman yanında getirirdi oğluna olan sevgisinin, verdiği değerin bir nışanesiydi pusula aralarında gizli bir iletişim mekanizmasiydi kimsenin bilmediği yalnız ikisinin bildiği bir sirdi. Gümüş renkli sağlam ağır üstü işlemeli mardin işi bir pusulaydi.Babasından kalan en kıymetli hazinesiydi, öptü kokladi düşmeyecek kaybolmayacak bur ter aradi buldu yerlestirdi kutsal bur emaneti tasir gibi ustune titredi saglam gizli bir bölmeye yerleştirdi. Evdekilere vedalasmaya gelmisti sira ALARA sarıldı öptü kokladi,” gözün arkada kalmasın abi annemin yanındayım onu yalniz bırakmayacağım” diyebildi ağlamaklı titrek sesiyle kendince teselli verdi. ATILLA “fırsat buldukça arabayla geleceğim yanınıza temelli ayrilmiyoruz” diyebildi içten içe üzülüyor gözyaşlarını tutmaya çalisiyordu. Erken kardeşi EMİRHAN “okul olmasaydı ben yanlarında olurdum abi biliyorsun yıllardır hazırlanıyorum ve sonunda kazandım beni affet diyebildi ” aslında annesine karşı günah çıkarıyordu bir taraftan EMIRHAN kendini suçlu hissetmemek için savunmaya gecmisti. Annesinin odasina yaklastiginda yüzü yoktu vedalasmaya ama yinede vedalasip ellerini öpüp hayır duasını almak istedi ne tuhaf oysa yıllarca çocukluk ve gençlik yıllarını birbirine hasret geçiren onlar degilmıscesine sakin karşılamıştı annesi bu gidişi “insan yaşattığını yaşamadan ölemıyordu.” yıllarca onlar annesine hasret büyümüşlerdi şimdi annesi evladina hasret yollarını gözleyerek günlerini tamamlayacakti. Sımsıkı sarıldı oğluna yılların hasretliğine inat öptü kokladi sardı sarmaladı gözyaşları içinde uğurladı. Arabaya bindi adettendi kızkardeşi arkasından bir kova su döktü yolu açık olsun çabuk gidip gelsin diye. Yolculuk kisa surdu sanki yol onu bekliyordu sevgiliye kavuşup vuslata ermek için. Aksam olmuştu arkadaşlarını aradı YILMAZ, FIKRET, ADNAN , YALCIN tanidikti pek cogu üniversiteden diğerlerini tanımıyordu allahtan hepsi bir dairede kalacaklarmis, ATILLA yoldayken erken gelenlerle bir toplantı yapilmis iş bölümü, görevler, kalacak yer herşey asistanlarin eşliğinde halledilmısti. Yapılacak çalışmalara göre yeni gönüllüler eklenebilir yada sorun olduğunda ayrılmak isteyen kişilere yardımcı olunacağı belirtilmişti. Oldukça kalabalık bir grup olduğundan herkes aynı anda ortak zamanda beraber yemek yiyip günün kritigi yapılabileceği elbetteki kurallara tabi bir gonulluktu bu calişma, belirli saatlerde çalışma alanında olunacak gruplar halinde birbirlerinden haberdar şekilde sistemli isleyecekti herşey tüm veriler sisteme kaydedilecek hiç bir detay atlanmayacakti. Her yaş grubundan birey vardı akademik kariyeri dolayısıyla öğretmenlerin tavsiyelerine uyulacak sözlerinden cikilmayacakti.Her hangi bir sorun karşısında ortak karar alınacak konu sonuclandirilacakti. Bu kadar disiplin beklemiyordu ilk başta ATILLA gözü biraz korkmuştu özgür ruhlu bir yapısı vardı protokol kurallarından pek hoşlanmaz içgüdüleriyle hareket ederdi epey zorkanacakti farkında olmadan kendini askeri bir kampta gibi hissetti.Yapacak birsey yoktu ortama uyum sağlayacak kariyeri için bazı şeylere katlanacak ve tabiki de eşsiz eserler bulmak için özveride bulunacaktı. Pek çoğunu okuduğu makalelerden tanıdığı profesorlerle şimdi aynı sahada calisma imkanı bulduğu için kendini çok şanslı hissediyordu. Heyecanlıydı ilk gün korku, endişe, telaş, merak içinde bitmek üzereydi hep beraber aksam yemeği yendi herkes kayıtlı olduğu grupla lojmandaki evine gitti sabah erken katılacaktı.Onlardan once bu projede gorev alan kisilerle tanusyitilip horev teslimi gerceklesecekti uzun yorucu bur gün bekliyirdu herkesi. Ilk gün programlari oldukça yoğundu. Lojmana geldiğinde herkesin ayrı bir anahtarı oldugunu fark etti çalışma saatleri değişkenlik gösterdiğinden kimse kimseyi rahatsız etmemesi için onceden dusunulmus ince bir aytintiydi bu durum küçük bir detaydi ancak önemliydi. Her lojmanda 4 oda vardı mutfak banyo ortak kullanım alaniydi ortak büyükçe bir salon vardı ikişer kat çift daire beton seklindeydi. MUGLA’daki bahçeli genis verandasi olan evlerine hiç benzemiyordu burası. Karsilikli on tane ayni sekilde imar plani haxirkanip askeri bir karargah gibi dizayn edilmis her binanin önünde elektrik direği her yer gündüz kadar aydınlık ve ferahti sadece binaların önünde ekili ağaçlar vardı diğer alanlar asfalt beton yapılardan ibaretti. Etrafı pencereden iyice gozlemledikten sonra uyumak için odasına çekildiğinde fark etti, uzun siyah saçlarıyla bulunduğu mesafeden elektrik direklerinin ışığı sayesinde deniz mavisi gözleriyle ağır adımlarla karşı lojmana girmekte olan hanimefendiyi kimdi yemekte gormemişti görseydi unutmazdı hafızasına kazıyıp derin bur uykuya daldi. Gece yarısı uykusu bölünür gibi oldu mutfağa ilerledi çok susamistiihtiyaç duyulan herşey günler öncesinden yerleştirilmişti sponsorluklar sayesinde hiç bir şeyin yokluğunu çekiyorlardı, ancak bilgisayarını evde unuttuğunu fark etti birden bütün dengesi alt üst oldu nasıl notlarını kaybedecekti yarın ilk iş geçici bir bilgisayarla idare etmekti haftasonu ev takın olduğu için izin kullanıp alıp gelmeye karar verdi. Sabah olduğunda herkes görev yerine çoktan gitmiş ilk defa geç kalmisti hizlica hazırlandı ve görev cuzelgesinden bugün yapacağı isleri kontrol etti arabaya bindi ve kazı alanına doğru yola koyuldu arkasından birinin bağırdığını fark etti ve durdu “selam günaydın ben SUNA memnun oldum bende kazi alanına gidecektim ne yazılı grup arkadaşlarımı ulaşamadım sanırım erkenden gitmişler beraber gidebilir mi yuz arabam rsmirde duyebildi” aksam gordugu kızdı ve onunla tanışıp sohbet edebilecek kim olduğunu öğrenecekti bu fırsatı kaciramazfi ” buyrun” dedi ve ön koltugun ayarını yaptıktan sonra beraber yola çıktılar. Yol boyunca fazla konuşmadı kız elinde bilgisayar sürekli birşeyle bakıyor notlar alıyor sanki yanında yokmuş gibi hareket ediyordu az önce beraber gitmek için ricacı olan kuz gitmus yerine bambaska i skolik bir kız gelmisti yolda aklina geldi bilgisayarının olmadığını ve çözüm bulmak için konu açmaya kalksada kız oralı olmadi. Kulaginda kulaklik muzik diliyor bulundugu ortamda kendini tanamen soyutlanmış bir halde takılıyordu. Evle kazı alanıdır bir buçuk saat mesafedeydi yol bitmek bilmedi tek kelime etmeden bir buçuk saatlik yolu geldiklerinde kuz arabadan huzlica indi ve “teşekkür” etti. Kizin arabadan ayrilmasiyla arabayi sakin bir yere park etti ve horev raniminin yapikfigi bolume kendisinden sorumlu ekip arkadaslarinin tanina gecti gixkeri kixi ariyirdu kazi alani olfukca buyuk bir yerdi ve kimse kimseyi cok fazla giremiyirdu ellerindeki telsizle kodlarla haberlesiliyordu önemli toplantılar iki haftada bir kazi akanin yakinina kurulan cadur kent gorunumlu alanda gerceklesiyordu. Tam bir askeri kampta gibi hissetmeye başlamıştı kendisini yaz ayının sıcağına denk gelmisti açık alanda olmalarına rağmen boğucu bir sıcak nefes aldirmiyordu. Ekip arkadaslarindan gecici bir bilgisayar talep etti yarin ancak eline ulaşabileceği bilgisiyle biraz ferahladi. Herşey umduğundan farklıydı hayalini kurduğu gibi değildi. Kabul etmis beş yillik bir sözleşmeye imza attığı için vazgecemiyordu. Şartlar geldigi gun bildirilmişti geri dönemedi ve imza atıp hayatin getireceklerine teslim etti kendini.