Chloe yok. Ne zaman, nasıl, nerede? Bilmiyorum. Çığlıklarım içime kaçıyor.
Bağıramıyorum, ağlayamıyorum. Geldiğim yollardan geri dönüyorum. Biraz önce çocuk
cıvıltılarıyla dolu olan okul bahçesinin kapısı kapalı, sessiz ve karanlık…
İş dönüşü okulun yanındaki parka uğramıştım. Bir süredir yapıyorum bunu. Parkta
kitap okuyorum ama hiçbir satırını duymuyorum. Sadece ‘anne’ kelimesini duyuyorum. Farklı
seslerden, tekrar tekrar… Hepsine bakıyorum. Hepsi bana seslenmiş gibi kafamı çevirip
arıyorum. Bütün çocukların yüzlerinde onu arıyorum.
Park tenhalaşmış; salıncaklar sabit, tahterevalli dengesiz, kaydırak soğuk… Az önce şu
köşede ip atlayan kız gitmiş. Yerde bir yılan gibi kıvrılmış, unutulmuş bir ip. Chloe burada
olmalıydı. Parkın her köşesine bakıyorum ama yok.
Kum havuzunun kenarına oturmuş bir adamın sırtını görüyorum, hafif kambur.
Önünde bir kova ve kürek… İçime tanıdık bir his doluyor.
Bir kız çocuğunun “Baba!” sesi, ikimizi de irkiltiyor. Küçük kız, elinde bir oyuncak
sallayarak babasına koşuyor. “Bak baba, ne buldum!”. Babası ayağa kalkıyor, kamburu
belirginleşiyor. Profilden görüyorum onu. Çökmüş avurtlarını, uzamış sakalını, şakaklarına
düşen beyaz tellerin ne kadar da çoğaldığını… Aynı kara bulut onun gözlerinden de geçiyor.
Sonra bir anda gözlerimiz birbirini buluyor. Bıraksak yağmur olup yağacağız.
Kız elindekini babasına uzatıyor. Şeffaf kanatlarından tanıyorum, Chloe bu. Babası
oyuncağın kanatlarına takılmış kuru otları temizliyor, at kuyruğu yapılmış saçlarını seviyor.
Sonra diz çöküp, “Bizim olmayan eşyaları almıyoruz, değil mi?” diyor. Küçük kız başını sallayıp
kum havuzuna dönüyor.
Adam tam karşımda, sekiz yıl önce boşandığım Ömer… İnci kaybolduğu akşam elinde
yalnızca Chloe ile dönmüştü. “Salıncaktaydı, simit istemişti.” diye sayıklamıştı günlerce.
Umudumuz azaldıkça uzaklaştık birbirimizden. Çok suçladım onu, katlanamadık birbirimize,
boşandık.
Gözlerimiz hâlâ birbirinde. İkimiz de konuşamıyoruz. Chloe’yi sessizce ince, uzun
parmaklarının arasında bana uzatıyor. Hatırlıyorum unutamadıklarımı. Bir kez daha
kayboluyor İnci, bir kez daha kayboluyorum İnci’nin arkasında.
Ayakta durmaya dayanamıyoruz, oradaki banka çöküyoruz. Akşam üzerimize çöküyor.
Dünya üzerimize…