Şehrin karanlık sokaklarında kendimi kaybediyorum. Tenha bir sokakta eski benliğimi bulmaya çalışırken anılarla karşılaşmaktan tedirginlik duyuyorum. Yorgunum. Bir o kadar şaşkın, bir o kadar hasarlı… Herhangi bir yere ait hissetmiyorum. Aidiyet duygumu kaybetmiş bir şekilde varlığımı sürdürmeye devam ediyorum. Gözlerimi kapattığım vakit hafızamda beliren ve yüreğimin yeniden sızlamasına neden olan anların sanki hiç yaşanmamışcasına yok olmasını Tanrı’dan arz ediyorum. Tanrım; sen de biliyorsun ki bu yaşanılanlar ne bir imtihandı ne de tecrübeye gebe bir sınav. Affetmiyorum, affedemiyorum. Hayatıma girip beni yoklukla, velhasıl sızılı bir var oluşla baş başa bırakarak çekip gidenleri affetmiyorum, affedemiyorum.
Affedemiyorum geçmişi; beni her gece gözyaşları içerisinde uyuttuğu, yaşanmamış her anıma dahi kırgın bir şekilde terk ettiği için. İyileştiremiyorum yaraları, ruhumun kabuk dahi bağlamayan yaralarını; yani sizin sanatçısı olduğunuz yaraları…Unutamıyorum seni, sizi, sizleri; yani izlerinizi…