“Yokluğunda çok kitap okudum.” Sustum, sesimi unuttuğum günler geçti ömrümden. Sana söylemek istediğim öyle çok şey birikti ki içimde, kimseye anlatamadım. Kendimle konuştum uzun bir süre, delirmenin kıyısından döndüm. Elimi uzattım en yakınıma, tutacak sandım. Üstüme basıp geçti öylece, en büyük hayal kırıklığım… Bütün anıları tekrar tekrar yaşadım zihnimde. Bilmediğim yerlerden geçtim. Karanlık ve dar, soğuk ve soluksuz.
Küçük bir kız çocuğu gördüm bir gün yolda, bir eli annesinde bir eli babasının elinde, en güvenli yerde, en mutlu haliyle. Küçük kızın geldi aklıma, onun da böyle anısı kaldı mı hatırında! Seni düşündüm sonra. Onun kanayan dizlerine merhem olamayışını mesela, nasıl yaktı içini bunun acısı kim bilir! Kahkahasını bir daha göremeyecek olmanın sızısı… Yarım bıraktığın her şeyin hüznünü yükledim yüreğime. Yaşayamadığın günbatımlarını, en sevdiğin akşam sefasını, birlikte söylediğimiz şarkıları, ‘Dünyanın en güzel çiçeklerini’ küçük kızını, annemi… kederini gülüşüne gizleyen annemi.