Bir insan sevilmeyi neden beceremez? Ne engel olmaktadır ona? Veyahut
çaresi nedir bunun? Bir yolu var mıdır? Sadece sevmek, neden sevilmeye
yetmez? Nedir eksik olan?
Tamamlanınca hep eksik kalıyor bir şeyler. Tutuşturup yabani otlarını, çıkmalı
bu gece ormanından… (İlhan İrem) Işığa kavuşmak gerek. Bana bir parça
aydınlık gerek.
Bir şeyin eksik olması bir kusur mudur? Neden insanın kalbine bakmaz insan?
Nedir yüzlerdeki gizem? Bizi çeken şey nedir? İyi olmaya çalışmakla, iyi olmak
aynı şey midir? Gülümsememek, mutsuz olmak mıdır? Her şey buna mı
bağlıdır?
Zamanla değişiyor insan. Zaman değiştikçe başkalaşıyor insan. Başka biri olup
çıkıveriyor. İşin en acıklı yanı da, dönüştüğü kişiyi seviyor. Bundan rahatsız
olmuyor. Herhangi bir rahatsızlık hissetmiyor. Doğru kelime bu değil aslında.
Hissetmiyor artık insan. Alıp verdiği nefes değil. Ağzından dökülen, sözler
değil. Artık günümüz insanına başarmak yetmiyor. Başkalarının
başarısızlıklarını da görmek istiyor. Öyle rahatlıyor, öyle ferahlıyor.
Gerçekten susmak erdem midir? Susunca düzelir mi? Her şey yoluna giriyor mu
susunca insan? Susmak korkmak mıdır yoksa? Peki öyleyse, korktuğumuz şey
nedir? Neden korkuyoruz? Kaybetmekten mi? Ölmekten mi? Sustuk diyelim.
Ömür boyu hiç konuşmadık. Sadece dinledik, itaat ettik. O zaman
kaybetmeyecek miyiz? Ölmeyecek miyiz?
Yalakalık günümüz insanın kanına karışmış vaziyette. Ruhlarımız can çekişiyor
her gece. Aşağıda aç, yukarıda tok oluyoruz. Usulca suya dönüşüyor insan.
Nereye girerse onun şeklini alıyor. Kendi zehrinde boğuluyor. Artık hiç
yaşamadan ölüyor insan. Hiç yaşamadan…