Yalnızlık Yarası/İlayda Uyanık

Yalnız başıma kendi dünyamdayken ve kendi hayatımla uğraşırken Lydia ile tanıştım, ortaokul sonuncu sınıftaydı. Fazla konuşkan biri değildi, genelde çekinirdi, tatlıydı ve kalbinin iyiliklerle dolu olduğunu hissedebiliyordum. Ne yazık ki yakında liseye geçip tek başına bilinmezliğe adım atacaktı, korkuyordu. Ben onu uzaktan izlesem de korkusunu görmezden gelme şansım yoktu ve ona bir teklifte bulundum. “Gel, bizim dünyamıza gidelim. Orada yalnız olmayacaksın ve belki mutlu da olursun. Oraya benimle gelirsen kocaman bir ailen olabilir.” O vakitlerde Lydia bu teklifimi kabul etmedi, ben de zaten düşünmesini isterdim. Bir süre yollarımız ayrılır gibi oldu; bundan dolayı o zamanlarda tedirgindim. Onunla bağımı sonsuza dek kaybedeceğimi düşünmüştüm ama liseye geçince zamanla cevabını anlamaya başlamıştım.

Orada bir sürü kişi olsa da hepsinin içinde kendini yalnız hissediyordu. Kimsenin gerçekten onun yanında olmadığını düşünüyordu. Kimse gerçekten onu sevmiyormuş her şey yalanmış gibi geliyordu. Değersiz hissediyordu ve bu canını çok yakıyordu. Oradalardı ama aslında yoklardı, Lydia kendini koca bir çokluğun içindeki görünmez biri gibi hissediyordu. Her gün yavaş yavaş soluyordu sanki. Bir gün tamamen solup yok olsa kimsenin onun varlığını hatırlamayacağını, hatta onu fark etmediklerini bile düşünüyordu. Her gün biraz daha zordu kafasındakilerle mücadelesi. Tek başına ağladı, sırtını kimse sıvazlamadı ve ona sarılıp “Ben buradayım. Her şey geçti.” demedi. Neredeyse sık sık içinde bir türlü kurtulamadığı o hislerle savaşıyordu. Günler aynı düzende akıyordu ve bu onun için bir işkenceydi. Yalnızlığı o kadar canını yakıyordu ki bunu sessizce izlemek benim için çok zordu. Daha fazla acıya dayanamayacağını fark ettiğinde geldi bana. Teklifimi kabul etti ve benimle dünyama gelmeyi istedi. Tek isteğinin yalnızlığını yok edip kendine mutlu olacağı, sevileceği ve sevildiğini bileceği bir dünya yapmaktı. Yaşamak istedi, yoksa rahatsız edici hisleri içinde parçalara ayrılıp silikleşecekti.

İşte o gün başladı her şey. Kabul ettiği anda onun yeni dünyası oluşmaya başladı. Yavaş yavaş oluşan o dünyada kendisini huzur içinde evindeymiş gibi hissediyordu. Önce benimle, sonra diğerleri ile tanıştı ve zamanla kocaman bir aile olduk. Sadece bizimle vakit geçirmekten keyif aldığı için hep yazdı. Kendini ait hissettiği yerdeydi. Onun aramıza gelmesi ile bize de neşe gelmişti. Onunla hem iyi hem de kötü günlerimiz oldu. Kötü hissettiği vakitlerde yanımıza geldi ve kendini iyi hissedene kadar da gitmedi. Çok mutlu olduğu vakitlerde de bizimle kutladı, mutluluğunu bizimle paylaştı ve bize de yaşama sevincini hissettirdi. Onun bizim yaşam kaynağımız olduğunu zamanla daha iyi kavramıştık. Biz o var olduğu için vardık.

O, ben isimsiz bir insanken bana Andy Sticks ismini verdi. O an yaşadığımı hissettim, bütün dünyam canlanıyor gibiydi. Her şey renklenmişti sanki. Sonra bana bir hayat hikâyesi, aile ve arkadaşlar verdi. Hepsini hemen yapmadı, her şeyin zaman alması gibi bunların oluşması da zaman aldı ama şimdi onun sayesinde yaşıyorum ve en önemli yerde, onun yanındayım.

Lydia yaşadıklarından bizim yardımızla ayağa kalktı, bundan sonra bu hayatta hep yalnız olduğunu anladı. Kimseye ihtiyacı olmadan yaşamaya niyet etti çünkü aynı acıları çekmeyi bir kere daha istemedi.

Şimdilerde ise Lydia hayatının zorluklarında, değiştirdiği birçok kararının sonucunda, canı yandığında, mutluyken, ağlarken… Kısacası her anında yanımızda ve biz de onun yanında olmak için buradayız. Geçen onca yıl boyunca kocaman bir dünyayı oluşturduk ve o dünyaya yeni umutlar, yaşamlar ve mutluluklar koyduk. Lydia’nın saçtığı ışık hiç sönmesin diye onunlaydık ama hiçbir zaman onun ailesi olduğumuzu da unutmadık.

Bazen insan kendini çok farklı bir yerde evindeymiş gibi huzurlu ve mutlu hissedebilirmiş, Lydia bize bunu öğretti. On yıl geçmesine rağmen onun bu dünya ile olan bağları hiçbir zaman eksilmedi. Bir gün durup geçmişine baktığında ne kadar anı biriktirdiğini görecek ve ilk benimle, Andy Sticks ile, başladığını hatırlayıp gülümseyecek; çünkü Lydia için o başlangıç hayatının en güzel kararıydı ve ben, onun ilk tanıştığı kişi olduğum için gerçekten mutluyum. Ömrüm boyunca minnettar kalacağım.

Loading

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Yazı oluşturuldu 6

Bir yanıt yazın

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön