Bir akşamüstü uyanıyorum bir düşe,
Dalları vişneli bir yazdayız.
Horoz olmuşuz kırmızı ibikli
Hatmi çiçekleri var burnumuzda.
Durmadan koşuyoruz,
Kısa cümleler kuruyor.
Yavru kedilere ev yapıyoruz,
Dut ağacının gövdesine işliyoruz baş harflerimizi.
Komşu evden aralıksız kahkaha sesleri geliyor,
Ve sen dost…
O an gülmeye başlıyorsun sebepsiz,
Gülüyoruz…
Huzur adında bir denize dalmışız,
Kulaçlarımızın neşesi ta uzaklardan bile görülüyor,
Vişneden küpelerimiz.
Akşam ezanıyla eve çağrılıyoruz,
Gecemiz de gündüzümüz de birlikte.
Ne zaman o günleri düşünsem,
Pamuktan bir yatak serilir önüme.
Bahçelerde toz dumana karışır,
İncir kokulu pazarları dolaşır ayaklarım.
Gürül gürül akan sokak çeşmelerinde suya kanarım,
Bir torba dolusu sevincim olur sonra.
Ve ben dost…
Kendim olurum, sadece kendim,
Keşke hiç uyanmasam dediğim baldan tatlı düşlerime kıvrılıp,
Uyumak isterim.
Dost…
Düşlerim de artık senin gibi terk ettiler beni…