Yeryüzünde kan, yükselen burç, insiz gece, kratersiz dünya
İçinde mumdan harflerim var, susan zincirim, mavi ahtapot yakamda
Bir çocuğum şimdi, çoktan seçmeli soruda, kaza ve kader ayrımında
Öldürdüm tanrımı, tüm tanrılar ölü doğdu karnımda!
Düşen cenin benim safir gözlerim, halk dilinde mitos, karanlık öfke
Şakıyan kuşum bir sabah pencerenin pervazında nehri yuttu, bir iblis saçlarımı ayrıştıran ve kömürden yapılmış kalbim
Ağırlaşıyor ciltli kitaplar, yüzümde bir büyücü kolye takıyor boynuma
Çelik dişli kolyem totem seçiyor kendine ve asıyor kendini burçlara!
,Ah, İstanbul! Yedi tepeli şehir, çatılardan düşüyor laleler ve kayıklar dolusu şarap içinde nü sözler
Kent pusuda, gemiler ışıldayan kanımda, sabaha doğru kulağımda keman sesleri
Av süreği meşale, Yerebatan bir uçtan bir uca altın şişede-sallıyorlar şişeyi, İstanbul ağrı döşeği!
Uykumun arasında bir el sarsılıyor havada-düşümde Kız Kulesi- bir yılan üzüm ve elma
Kapandı gök ve gece indi karanlığa…