• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Anlatı

Suya Anlat / Semina İdil

marssemina by marssemina
30 Nisan 2025
in Anlatı
0
Suya Anlat / Semina İdil
0
SHARES
9
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Küçükken anneme kâbus gördüğümü söylediğimde “Suya anlat!” dediğini hatırlıyorum. O günden beri ne zaman kâbus görsem suya anlatır, suyun akışının içimdeki tüm huzursuzluğu alıp götürdüğünü hayal ederim. Fakat bugünkü, şu ana kadar gördüklerimden daha korkunçtu benim için. “Demek ki insan yirmi iki yaşında gördüğü kâbustan, beş yaşında gördüğüne kıyasla daha çok etkilenebiliyormuş..” diye düşündüm kendi kendime. Yine de suya anlatmayı alışkanlık edindiğim için hemen yataktan kalkıp lavaboya gittim. Musluğu açtım; önce elimi, yüzümü yıkadım. Sonra birkaç saniye kadar suyun akışını izledim. Sanki “hadi anlat artık şunu da kapat musluğu..!” der gibi akıyordu su. Bir süre daha bakıştık… En sonunda “O kâbusun tüm etkisini üzerimden al, götür.” demekle yetindim ve hızlıca musluğu kapattım. Anlatamadım… Sanki anlatsam, onu gerçekten de yaşanmışçasına kabul edecekmişim gibi hissettim. O an niyetim, kâbusun etkisinden kurtulmak değil; varlığını inkâr etmekti. Oysa beş yaşındaki ben, suyla konuşurken onun varlığını hiç inkâr etmemişti ki…

Sonra odama geri dönüp yatağımın üzerine oturdum ve karşımdaki duvara öylece bakmaya başladım. Çok geçmeden bu durum bir bakışmaya dönüştü. Şimdi duvar da bana bakıyordu. Aylardır yalnız yaşadığım için nesnelerle bakışmak hatta onlarla konuşmak doğal bir alışkanlık hâline gelmişti artık benim için. Bir süre sonra duvar da tıpkı su gibi söze girdi:
“Gezmeye gidecektin bugün, hazırlanmıyor musun?”
“Gidemem.” dedim. “Çok kötü bir kâbus gördüm.”
Gezmeye gitmekle kâbus arasında nasıl bir ilişki olduğunu duvar da anlamamış olacak ki cevap vermedi. İşte yine duvar olmuştu.
Günler öncesinden planladığım bu yolculuğa çıksa mıydım yoksa bugün evde oturup gezme planımı kâbusla başlamadığım başka bir güne mi erteleseydim?
O an birinin benim yerime karar vermesi gerekiyordu.
“En iyisi yakın arkadaşıma mesaj atmak..” diye düşündüm ve telefonumu elime aldım.

– “Bugün çok kötü bir kâbus gördüm.🥺 Sabahtan da gezmek için yola çıkacaktım ama keyfim kaçtığı için karar veremedim.🫠 Bugün mü yoksa başka bir gün mü gitsem acaba? Ne dersin..?👀”
Sosyal medyada hangi fotoğrafı paylaşacağıma bile karar veren arkadaşımın bu kararı da benim yerime layığıyla vereceğini bildiğim için içim rahattı. Nihayet birkaç dakika geçmiş, mesajımı görmüştü.
– yazıyor…
– “Eeee, bugünü yaşasana.”
Verdiği cevabı garipsemiştim. En azından “git!” ya da “gitme!” gibi basit bir cevap vermesini beklerken neydi şimdi bu? Bu sefer ciddiyetimi anlasın diye emoji kullanmadan yeniden mesaj attım.
– “Tamam, yaşayacağım zaten bugünü.. Ne alaka şimdi? Ben, gideyim mi gitmeyeyim mi diye soruyorum…”
Birkaç dakika bekledim. Arkadaşım hiçbir cevap vermiyordu. Telefonu kapatıp masanın üzerine bıraktım.

Alarmın sesiyle uyandım. Hâlâ uyku sersemi bir hâldeyken kafamı yastıktan kaldırmadan masaya doğru baktım. Telefonum orada duruyordu ama geceden beri almamıştım elime. Hem zaten arkadaşıma günümü planlasın diye mesaj atmak da benim yapacağım türden bir davranış değildi. “Belli ki rüya gördün.. Biraz gerçekçi de olsa…” diye kendimi teskin ettim. Tüm bu sorgulamalar uzun gibi gözükse de saniyenin onda biri kadar bir sürede gerçekleşmişti. Sonra yataktan kalkıp lavaboya gittim. Musluğu açtım; elimi, yüzümü yıkadım. “Suya anlatmalı mıyım acaba bu gördüğüm şeyi?” diye düşündüm kendi kendime. Bir rüya denemezdi, içerisinde kâbus da vardı. Ama sadece kâbus da değildi çünkü tamamı ürkütmemişti beni.. Suya neyi anlatacaktı? Musluğu kapattım. Ne olduğunu anlamadığım kâbus-rüya karışımı şeyin planımı bozmasına izin vermeyecektim elbette. Hazırlandım, çantamı alıp dışarı çıktım. Suya anlatamadığımı, kalem hem anlar hem de anlatırdı benim yerime.. Ne de olsa yol uzundu. Binecek trenler, beklenecek duraklar, görülecek yerler ve yaşanacak upuzun bir gün vardı.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Küçük An’ların Küçüğü / Semina İdil

Next Post

Ayakların Taksimi / Adem Tok

marssemina

marssemina

biraz yazar, biraz söyler, bolca hisseder.

Next Post
Ayakların Taksimi / Adem Tok

Ayakların Taksimi / Adem Tok

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Gittiğinde Anladım / Ayfer Kayaaltı
  • Söyleyin Ahâli Gelecek Nedir? / Aurora Polarsi
  • Sessizliğe Yazılmış Mektup / Serhan Pakdemir
  • Aşk Yeniden Geldim Sana / Gül Yıldız Ermiş
  • Hidrofor / Umut Varlı

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.