sezar uzaktan akrabam olur
ikimiz de sevmeyiz normal yolları
farklı olmak uğruna
o doğurgana acı çektireceğiz!
sezar’ın diktatörlüğü çıkışındandır
bense onun kadar zalim olamadım
-zaten hiç sevmem uzaktan akrabaları-
yine de kanıtlamalı bu kan bağını
“emeceğim seni, ömrünü yiyeceğim!”
-konuşmayı da bilmez kim söylüyor bunları-
kesin sezar’dır vesvese veren,
kesin! kesin de çıkayım!
vesvesenin arasına samimiyetsiz fısıltılar
“nur topu gibi…”
ne münasebet efendim!
topunuzu keserim!
kadının yanağına yapıştırdılar
-hayret! vıcık vıcık tiksinmiyor da..-
o günden gelir tuz tiryakiliğim.
zalim olduğumu söylemiş miydim?
sanırım, pek çok kez…
bundan sebep ağlamadım
-kalan günlerim tuzlu geçti, bu ayrı konudur-
aldılar yanaktan bir fanusa
“balık mıyım ben, çıkarın beni!”
diyemedim…
balığım en tuzlusundan.
ilk sütümü gözümle içtim
ağla’mamanın bedeli bu olsa gerek
bunu duyan kadın daha çok tuzlandı
adam hiddetli:
“kızım da kızım…”
ben kendimi kel sanırdım,
kızmışım..
ama kızamadım…
bu eylemin cinsiyeti olduğunu
adamın hiddetinden anladım.
brütüs görse dahi acırdı halime
“bunlara çok bile..”
kızmışım!