Bir düşüncenin kıyısında büyüdüm,
Zaman, dilini yitirmiş bir saat gibiydi
Geceyle konuşmayı öğrendim önce
O, her şeyi duyar ama hiçbir şey söylemezdi.
Varlığım bir yankıydı boşlukta,
Sesimi duyurmak için çırpınırken
Kulakları olmayan tanrılara mektuplar yazdım,
Ve her mektup, geri dönen bir sustu.
Siz yoktunuz…
Kelimelerimi yüklediğim gemi limansızdı.
Düşüncelerim rüzgarla çarpıştı
Ve her fırtına beni kendime sürükledi.
Bir filozof gibi düşündüm geceyi;
“Anlatılmayan hakkında susmalı mı,
Yoksa susuldukça büyür mü anlam?”
Ben konuştum
Ama suskun bir evrene karşı.
O geceler,
Anlamın kırıldığı aynalardı.
Ben parçalarda kendimi ararken,
Siz rüyasız bir uykunun eşiğindeydiniz.