Ölüme güzelleme
Toprağa dönerim, çünkü kaynağımdır,
Dönüş, bir varış değil, zaten hep oradaydım.
Düşmek için yükselmek gerek derler,
Oysa insan hiç yükselmedi ki,
Hep bir çırpınış, hep bir göğe özlem,
Ama ayakları hep çamurda.
Ölüm bir neşedir,
Kendi ağırlığını toprağa bırakmaktır,
Bir rüzgâr olup esmek,
Bir su olup akmaktır,
Sonsuzluğa en hafif hâlinle karışmaktır.
Rüzgârın kanat dediği, savruluş belki de,
Özgürlük değil, yönsüzlük,
Ya da en özgür halimiz mi,
Rotasız bir yaprak gibi akmak?
Yaşam kalın duvarlar örer,
Taşlardan bir kule inşa eder içimize,
O kuleye hapsoluruz bazen,
Ve tek kapıyı ölüm açar.
İnsan ölmek istemez aslında,
Yaşarken ölmekten yorulur,
Ama belki de en gerçek varlığıdır ölüm.
Çünkü insan, anlam arar,
Ama anlam yoktur.
Yine de yürür, yine de düşer,
Çünkü mezar taşını itmek, yaşamaktır.
Özgürlük bir armağan değil,
Ağırlıktır sırtımızda,
Yaşamayı seçmek,
Ölümü ertelemektir yalnızca.
Ama ölüm bir umut,
Sonsuzluğa bırakılan bir kelime,
Başucuna dikilmiş bir ağaç,
Ve kökleriyle göğe uzanmanın en sahici hâli.