Tavşantepe Köyü’nde karanlık bir düğüm,
Her gün velfecri büyüyen bir ağ.
Salim Güran, kadın, erkek, çocuk fark etmez,
“Hepsi benim,” dedi, zulümle kucakladı her canı.
Bir gün küçük bir kız, adı Narin,
Yıktı Tavşantepe ’deki feodalizmi minicik elleriyle.
Karanlığı yırttı cesaretiyle,
Susmadı, susturulamadı, sekiz yaşında bir isyan yaktı.
“Özgürlük olsun!” dedi,
“Tavşantepe’ye güneş doğsun!”
Henüz çocuktu, ama savaşı büyüktü.
Ağalığa, feodaliteye, çürümüş düzene
Baş kaldırdı tek başına.
Cumhuriyet’in toprağında ağalık, aşiret olmaz,
İnsan insana kul olmaz,
Onursuz bir yaşam asla kabul olamaz.
Narin, sekiz yaşında bir kız çocuğu,
Karanlığı, karanlığın askerlerini gömdü.
“Feodalite olmaz bu ülkede,
Kir olmaz, kul olmaz, karanlık olmaz!”
Dedi Tavşantepe’de.
Cumhuriyet kurdu o küçücük bedeniyle,
Hukuk devleti düşledi ülkesine ve dünyasına.
Narin, minicik yüreğiyle baş kaldırdı,
Zalimin elinde can verdi,
Ama kazandı savaşı.
“Türkiye’nin egemen güçlerine beslemeyin bu çürümüş yapıyı!”
Diye haykırdı ruhu.
Ağa ve aşiretler, karanlıkla birlikte çöktü.
Narin’in başkaldırısı, bir güneş doğurdu!
Narin, sekiz yaşında bir kız çocuğu,
Tek başına bir ordu yaktı özgürlük ateşini.
Ağaların, aşiretlerin ve onların kalın duvarlarını yıktı.
Narin, küçük bir kız çocuğu,
Güneşi doğurdu karanlık beyinlere.