dün gibi hatırlıyorum
muazzez ile necatinin hikayesini anlattığın günü.
gözlerin doluyor,
sesin çatallaşıyordu.
ve her bir çatalın ucunda
dinlediğin hikayeye duyduğun hayranlığın
hayret kızılcıkları tomurcuklanıyordu.
sonra sarılmıştım sana
“beni ve bana dair her şeyi sevdiğini”söylemiştin.
(daha önce doğum günü kartıma da yazmıştın bunu)
o an o kadar gerçekti ki
tutup kolundan oturtabilirdim karşıma
eski bir tanıdığı buyur eder gibi gerçekliği.
iyi bir hikaye dinleyicisi,
iyi bir hikaye anlatıcısı olabilirsin.
fakat hor davranmamalısın öz hikayene;
dönüp baktığında geriye
ezilip çiğnenmiş hikayende
kendi ayak izlerini gördüğünde
mücrim gibi hissetmeni istemem.
sadece geçmek için uğradığımız bu yerde
gerçek olan hikayemizdir.
insan ağlayacaksa hikayesizliğine ağlamalı,
kimsesizliğine değil.
muazzez ile necatiye gelince;
belki de çoktan kavuşmuşlardır,
uzanıp buluttan yataklarına
dünyadayken yaşadıkları muazzam aşkları için
teşekkür ediyorlardır yaşama…