Bu bayramı da hüzünlü geçiriyoruz maalesef arkadaşlar. Zira halk için, kendi gelecekleri ve gelecek nesiller için mücadele eden, direnen gençlerimiz içeride maalesef. Zaten bu böyle olmuştur hep. Ya ölüm buluyor ya da zulüm aydınlık yüzleri. Hal böyle oluncada bir büyüğümün anlattığı, her anımsadığımda beni duygulandıran, düşündüren eski bir hikye beliriverdi zihnimde.
Antalya’nın küçük bir kasabasında Mıstık adından yetim bir çocuk varmış. Babası askerden dönememiş Mıstığın. Annesi ise eli öpülesi bir Türk Anası, tek evladı oğlunu okutup vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirmek için takmış canını dişine, babadan kalma bir kaç dönümlük ekin tarlasını ekmiş biçmiş bir başına., Gün ağarmadan kalkıp oğlunun kahvaltısını hazırlar, giydirir, okula gönderdikten sonra tarlasının yolunu tutarmış.her sabah.
Fakat Mıstık biraz vurdumduymsz ve hayalperest bir çocukmş. Okul yolu çatallaşınca okul tarafına deği de yukarı tarafa sapar, dağın yamacındaki çeşmeye varır, bir Söğüt Ağacının altına oturup okul bitene kadar kah oyun oynar kah hayallere dalarmış. Akşam oluncada sanki okuldan geliyormuş gibi öğrencilerin arasına karışır, evin yolunu tutarmış. Garip anasi onu öperek karşılarmış kapıda, ne yemek istiyorsa yaparmış oğluna. Gurur duyarmış.onunla.
Bir gün Mıstık yine böyle çeşmenin yanındaki Söğüt Ağacı’na yaslanmış hayaller aleminde gezinirken yaşlı bir dede görmüş çeşmeden su içerken. Dede sormuş “ne arıyorsun burada sen, okula gitmedin mi yoksa?” diye.
Mıstık “hayııır!” demiş.
Dede “e peki hiç sıkılmıyor musun burada, tek başına?” deyince Mıstık “yoo çok güzel hayaller kuruyorum.” demiş.
Dede yine sormuş;
“mesela nasıl hayaller kuruyorsun anlat bakalım?”
Mıstık “meselaaa bazen öğretmen oluyorum okulda, bazen de doktor olup hastaları iyileştiriyorum.”
Dede bir kahkaha atmıs, hırıltılı bir ses yükselmiş göğe kahkahasıyla birlikte.
“Peki” demiş “bu hayallerini burada oturarak gerçekleştirebilecek misin?”
Mıstık durup gözlerini önce havaya dikimiş sonrada dedeye dönüp, “bilmem ki” demiş.
Dede “bence sen okuluna git, önce derslerini öğren. Boş zamanlarında yine hayal kurarsın. Anneni de üzme.” dedikten sonra gitmiş.
Mıstık eve koşmuş. Annesine sarılmış, derslerine dört koldan çalışıp arkadaşlarıyla arasını kapatmış.Ve okuyup hayallerine ulaşmış. Fakat tam üniversiteden mezun olup diplomasını alacağı gün annesi hayata gözlerini yummuş.
Tatil için köyüne döndüğü bir gün, yine o çeşmenin yanındaki söğüt ağacının altına oturup çocukluğunda yaptığı gibi başlamış hayaller kurmaya. Lakin bu sefer sadece annesi ve annesiyle yaşamış olduğu güzel günler gelmiş aklına. Gözleri dolmuş. Bir insanın umut ışğı olduğunu bilerek gururla karışık buruk bir huzur kaplamış içini. Yüzüne çocuksu bir gülümseme takınıp ağır adım yürümüş, gidip varmış anne evine.
Bazı insanlar geleceği hayal ederken ve gelecek için mücadele ederken bu günü kaçırabiliyor ya da kaçırmak zorunda kalabiliyorlar. Bu bedel bence paha biçilmez bir bedel. O yüzden saygıyı ve sevgiyi sonuna kadar hak ediyorlar. Yaşanmamış günlerin hatırına.
Bekir Dalkıç

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut elit tellus, luctus nec ullamcorper mattis, pulvinar dapibus leo.
Yazıyı nasıl buldunuz?
Oy için yıldıza tıkla!
Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı
Oyu yok
We are sorry that this post was not useful for you!
Let us improve this post!
Tell us how we can improve this post?