Bir tarafta göz alıcı beyazlık, hemen altında sararmış yaprakların düştüğü bitek toprak…
Güneş başka başka bakıyor, her iki tarafı farklı farklı aydınlatmaktan mustarip, mahcup ve alıngan.
Tepede sıralanmış katmer katmer tarlaların amansız kahverengiliğine inat, çatlayan tohumların yeşilliği…
Kargalar var. Ara ara ötüşüp, kavgaya tutuşan. Kırlangıçlar var, siyah pelerinli. Her birerinde bir telaş… Manzaranın nüktedanları.
Dağın tepesinden ışıyan pas parlak bir ışık… Amansızca yağan karın üzerine atılmış buzdan bir cila. En tepesinde eve benzer tahtadan bir kulübe. İçinde ne yaşayan, ne de yaşamak isteyen var.
Karşımdaki tepeden seke seke inmekte olan keçi sürüsü. O ne sürü? Çobanının bile söz geçiremediği, inatçı, pespaye, başıbozuk bir sürü. Kâh derede, kâh tepede… Kâh kaya dibinde, kâh ağaç dalında…
Eli tüfekli avcılar geçmekte sağımdan, solumdan, iki yanımdan. Vurmayın, öldürmeyin, katletmeyin manzaramı diyesim var. Sesim kısık, kelimelerim kifayetsiz. Zaten bana da aldırdıkları yok.
Başımı göğe doğru uzatıp bir noktaya dikiliyor gözüm. Bu nokta yavaş yavaş büyüyor, kararıyor, bana benziyor.
Hayatımın nice dar dehlizlerinde kıvrımlar çizerek ilerlemek ne derece zor ve yamansa, güzel bir manzara karşısında çabasız kalmak bir o kadar güzel olsa gerek.
İnsan iç huzuruna dokunan, onu iyileştiren türlü türlü manzaralar vardır. Benim vaz geçilmez manzaramsa tepelerine karlar düşmüş, ucu gökyüzünde kaybolmuş dağ manzaralarıdır. Tepeleri de bir o kadar severim. Hele o tepelere insan elinin değmemesi, beni dünyanın cennetine iter.
Zaman zaman siyah bulutlar da beni bana getirir. O zamanlarda yaşadığımı hissederim. Doludizgin mücadele gerekir, canhıraş…
Bazı zamanlarda dersin: ‘’Neden düştüm bu gezegene? İşte böyle zamanlarda yetişir gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliği… O dünden hazırdır sana: ‘’Sen düşmeyi bekleyen bir çiğ tanesiydin zaten, ’gibi tumturaklı sözlerle seni aldatmaya.
Ya ilkbaharın bir anda yüzümüze gülüvermesine ne demeli? Bu manzara bence, yazmakla anlatılamaz, bu yaşanır derim ben. Bir uyanış, bir varoluşun simgesidir ilkbahar. Tüm yok oluşlar canlanır, tüm yitirilmişlikler geri gelir. İşte o zaman anlarsın seni amansızca saran varoluşunun harikalığını.
Bütün bu güzel manzaralar bana, yaşa, yaşamak her şeye rağmen güzel der her zaman.