(Matbu dergi içjn)
MAÇOLAR
Bize gelince maçolar, her yerde sürüyle çomar “hav hav, hav!”
Konuşur durur car car car o Hacı Cavcav’lar!
Görünce bin metreden babayı, o dakka tutuşur paçaları dinine yandığım,
Döke döke batırır gemileri çaçalar.
Görsen;
Köstebeğe dönüyor Sansar, bir anda pörsüyor pancarlar.
Düne kadar kükreyen kediler “mıy mıy mıy!”
Çakarlı arabalarda caka satmaktan dönüyor çakallar,
Sokaklar, şehirler, kırsallar.
Sabah akşam gıy gıy gıy, har har har!
Basmıyor kafaları çünkü aptallar.
Ah aptallar!
Arpayı versem lüp lüp lüp yersin!
Başında dumanlı dağlar, durmadan şehre kereste sağlar.
Boş mezar bulsan balıklama atlar, tek kesiliversin arpan, görürüm o zaman.
Öter arkandan bin türden borazan.
Çıkarına oldumuydu açılıverir çelikten kapılar, saçılır tomarla paralar,
Bize gelince, goy goy goy! ham hum şaralop!
Geceli gündüzlü yağar sağanak seklinde, asitten yağmurlar.
Çarşaf çarşaf serilir önümüze yalanları şeytanın.
O an bakireye bürünür çaçaron kaşarlar.
Satabilseler gölgelerini bile satarlar.
Sakalına tükürdüğüm ah! yok mu şu hacılar hocalar.
Lafta Amenû ellezî, yerde bulsun canlıyı, anında cebellezî..
Bilsen ne kahramandır onlar, ne kahraman.
Duruma göre züğürte yatar, zora gelince kırar zulayı, hiç düşünmeden mangizleri basarlar.
Kameraıya karşı verir mehterii, asanı mı ararsın keseni mi?
Açıldımı pis bir kapı, sinkaflı sinkaflı kayar!!
Kuşanılır hayalî kılıçlar, hiç bulunmayacakları bir savaşa son sürat koşarlar.
Döner oryantaller, bir gece olur bir gündüz
sonra da derler ki; “Dünya dümdüz!”
Darbuka kafaları güm güm güm çalar mandepsi!.
Hele görsünlet finişi kırarlar kirişi,
bir anda dönüverir dümen,
Kökleyip gazı, donsuz kaçarlar vallâhi.
Günden güne değişir şekli barzonun.
Partide “shakr shske baby” Dolçe ve Gabbana
Bir cenaze bulur, salya sümük, inceden bir makber,
Nutuk çeker Medyum Kezo, ağzı köpük köpük köpürür.
Milletin suratına suratına tükürür kuduz gibi foşur foşur.
Meydanlar silme mışıldak keko,.hepside oldum olası mazoşist hoşur.
Almaya meraklı kakaroz,
Vermeye gelince alayına mokoko.
Madrit’de bir matador,, Paris’de parizyen,
Şam’da oy havar havar! bel üstüne çekilen şalvarlar.
Türlü halaylar ve unutulur eski olaylar.
Cayır cayır hacemat, kurulur koltuğa el Kayyum.
Hakikat gariban, adalet ölür o an
Üşürür leşe akbabalar, toplanır sarayda tüm akrabalar
Kalkmazlar o sofradan doymadan.