Okul bahçesi kokulu silgi, kara önlük, boğazı kesen kolalı beyaz yakaları ve kara tahtadaan bulut bulut akan tebeşir tozlarını çağrıştırdı. Tebeşir tozları arasından meyleden anılardan, ben de her zaman bir travma olmuş, okulun ilk yılları her çocuk gibi ben de “büyüyünce ne olcan ? “ sorusuna maruz kalmak çaresizliğini yaşamış biri olduğumu anımsıyorum.
Büyüklerimizin içlerindeki yapamadıklarına karşılık bir meslek seslendirilir mi merakı ile sordukları sorulara, kendi adıma ablamın hemşire olması, çocukken sık sık hastanede yatmamdan ve doktor beyaz gömleğinin beni ışıltısıyla cezbettiğinden klasik her çocuğun dediği doktor olacağımı tekrarlardım. Uzmanlık branşımı da unutmadan çocuk doktoru derdim.
Bundan memnun kalmadıklarını anladığım sorgu yargıçlarıma diğer sıradan cevaplarla, bildiklerimi sıralayarak bombardımana tutardım. Uçak, Gemi, Makina veya inşaat mühendisi diye. Şimdiki aklımla sorsalardı ne derdim acaba diye düşündüm geçen akşam. „Kral olurum ama öyle böyle bir kral değil, gaddar acımasız tebaasını tahtakurusu gibi gören. En ufak kötülük yapanı Kazıklı Voyvodayı tarihe gömecek biçimde kazıklara canlı canlı geçirir, güneşte kuruttuğum etlerini kızartır, köpeklere yedirirdim, onlar yerken de zevkle seyrederdim. Siyasi tutukluların işkencecisi olurdum. Ekibimi öyle kurardım ki sıradan elektrik verme, tırnak sökme, koltuk altında sıcak patates-yumurta bekletme, tazyikli sıcak soğuk suya tutma, sıfıra kazınmış saçlarının dibine, şimşir kafasına karanlık hücresinde düzenli damla su damlatma, falakaya yatırma, taciz etme gibi işkencelerden daha yaratıcı, çözülmeyi hızlandıran projeler üretmeleri için teşvik ederdim. Elimde İstanbul”un karanlık sokaklarında başımıza bir şey gelmesin diye aldığım elektro şok job’u tutuyorken ve okşayarak elimi bir baştan diğerine gezdirirken fanteziler gözümün önünde, uygun adım yürüyüş yaparken düşünürdüm.
Amerikan filmlerinden öğrendiğimiz neredeyse bir meslekmişçesine kabul ettiğimiz seri katil projeleri üretirdim. Bizim kültürümüze has, anlatıldığında bu seri olsa olsa Türkiye‘ de gerçekleşir diyeceğimiz projelere kafa yorar, hatta daha da ileri gidip patentini alırdım. Her seride yaratıcı yeni bir olay örgüsünü devreye sokardım ki bizim Komiser Nevzat ta sıkılmasın yaptığı işten.“