Kadın, yazar…Yazmaya mecburdur. Tarihin başlangıcından çok önce yazmaya başlamıştır. Öyle ki yazının bulunuşundan bile öncedir kadının yazarlığı.
Kadın, yazar…
İnsanlığı yazar, medeniyeti yazar, insanı yazar, kadını yazar ama en çok erkeği yazar. Yazacaktır da…Eli kırılsa da kalemi alınsa da ölümlere yatırılsa da yok sayılsa da yazacaktır hem de daha bir hırsla.
Kadın yazar, yazdığı için de ondan korkulur. O yüzden de her asır her tiran kendine benzetmeye zorlar kadını. Yazsın isterler ama bizim dediğimiz gibi, bizim bildiğimiz gibi. Kadınsa inatçıdır şaşmaz bildiğinden. Çok zorlarlarsa atıverir kalemi elinden. İşte o zamandır kıyametin koptuğu. Çünkü herkes biliri ki o yazmayı bırakırsa duracak hayatın devri alemi.” Kadının kıyameti” başka kıyametlere benzemez. Bu yüzdendir ki korkulup da kadından, dehlizlere hapsedilmesi hem tapılıp hem şeytan ilan edilmesi.
Kadın, yazar; yazacaktır. Çünkü kimsenin kaburgasından değildir o ama her şey onun etinden, canındandır.
Kadın, yazar; yazmalıdır. Hem de öyle beyazın üstüne siyah, tek renkte değildir onun yazması. Renk renktir, desen desendir, ten tendir, dil dildir sözcükleri. Sansürlenemez, engellenemez onun kelimeleri.
Onun yazdığı bir dünyada gerçekliğe kavuşabilir ancak tüm kavramlar. Onunla anlama kavuşur tüm duygular. Ancak onunla yere basar en sağlam görünen büyük ideolojiler. Kadının öğretisidir bildiğimiz tüm maddi manevi değerler. Kadının yazdığı yolu yürüdü insanlık milyonlarca yıl boyunca. Ve yine kadının yazacağı bir geleceği yürüyecek insanlık, çevresini kuşatmış tüm tiranlara rağmen. Tüm klişelerin, manşetlerin, beylik sözlerin üzerini karalaya karalaya yazacak bu geleceği. “Evinin kadını, çocuğunun anası, yuvanın dişi kuşu, eşinin arkalığı” hepsini sile sile; “kadın gülmez, kadın böyle giymez, kadın bilmez” üstünü çize çize… Öyle bir boyuta evrilecek ki günü gelince hermetik zaman: safi ışık, safi kadın. İşte o zaman cehalet, köhnemiş tahtıyla kendi karadeliğinde kaybolacak karanlık zihinlerin.
Kadın, yazacak; kadın, yürüyecek kendi masalını anlata anlata büyütecek insanlığı.
Kadın, yazacak; kâğıt verilmese de yazacak yine de bembeyaz güvercin kanadına.
Kadın, yazacak çoğala çoğala. Kaybettiği canları da canına katarak Hypatialarla, Rosa Luxenburglarla, Bahriye Üçoklarla, Özgecanlarla, Münevverlerle, Pınar Gültekinlerle canına can katarak milyonlarca doğacak, yazacak…
Kadın, yazacak. Kadın yazandır çünkü. Dergimizin de adını gururla taşıdığı tarihin en büyük yazarı Kibele’ye ve onun tüm kadın kardeşlerine saygıyla “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlu olsun.
DEMET İPEK