• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Kendini Mezarlıkta Arayan Adam / Aslıhan Ak

Aslıhan AK by Aslıhan AK
28 Aralık 2024
in Genel, Şiir
0
0
SHARES
22
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Bir gün ölesim var, mezara girmek.
Bir gün bir mahkum olsam diyorum.
Bir gün hastanede bir yatalak.
Bir gün zengin olsam, bir gün fakir.
Bir gün dilenci, bir gün güzel, bir gün çirkin.
Neydi beni bu düşüncelere iten diyordum.
Yaşamak, doyasıya yaşamak…
Hissederek yaşamak.
Onun gibi, senin gibi, benim gibi yaşamak…
Yaşamak buydu oysa.
Tek ben olarak değil.
Sen biz onlar olarak yaşamak.
Ve bir gün hissetmiştim öldüğümü.
Mezara girdiğimi…
Ama gel gör ki,
Bir selâm bile verilmemişti.
Cenaze namazımı tek bir kişi bile kılmamıştı.
Dünya bir kez daha göstermişti, ne kadar gaddar olduğunu.
Aslında çok da umurumda değildi de kimin neyin gaddar olduğu, laf olsun diye
söylüyorum.
Meleklerin suali hiç bitmiyordu.
Ben cevabı vermeden diğer soruya geçiyorlardı.
Hep senden kalmıştım belliydi.
Ve istediğim olmuştu.
Diri diri mezara girmiştim.
Ölümü tatmıştım ve her uyanışın ölüm olduğunu bilerek…
Sonra bir mahkum olmuştum.
F tipi bir cezaevinde.
Leş gibi bir sigara kokusu üzerime öyle bir sinmişti ki, artık temiz kıyafetleri
yadırgıyordum.
Bir buçuk saatlik havalandırma beni hasta ediyordu.
Kasvete, rutubete çok alışmıştım.
İliklerime kadar mahkum etmiştin beni.
Hiç çıkamayacağım bir hücrede adını kanımla yazıyordum duvarlara…
Sonra bir yatalak olmuştum.
Berbat bir hastanede.
Kan ve organ kokan bir hastane..
İğrenç bir yeşile boyanmış duvarlar, suratından …akan doktorlar ve hemşireler.
Kenarlarında hala daha yemek kalıntıları olan buz gibi tabildotlar..
Yanımda yatan Şükrü amcanın balgamlı öksürüğü hiç hiç kesilmiyor.
Ah! İğrenç adam.
Senden de tiksiniyorum diyordum.
Hiç umurumda değildi, ihtiyara ağzıma gelen lafı söylüyordum.
Bir de kızı vardı, papaz gibi saçlı deli Naciye.
Onunda ne mal olduğu bakışlarından belliydi.
Eminim işe yaramaz bir kocası vardı, iki de çocuk arkasında .
Aman anam evlerden ırak.
Her yerim tutulmuş bir kalbim vardı sanki.
İçinde sadece sen olan.
Ama dilerdim ki her yerim sağlam olsun varsın kalbim olmasın.
Bir ara zengin olmuştum, aşkında yana.
Dünyayı satın alacak kadar zengin.
Seni sayma makinesi bile almıştım.
Öyle zengindim ki..
Seni say say bitiremiyordum.
Ay da benimdi, Güneş de, Gökkuşağı da.
Bulutların arasından Güneşi hemen çıkarıyordum.
O Gökkuşağı var ya…
Bir renk de ben katıyordum sorma…
İşte o kadar zengindim.
Sonra bir fakir oldum, aman anam ekmeğe muhtaç.
Eve ekmek getiremiyorum, bir paket sigarayı zar zor alıyorum hiç sorma.
Veresiye defterinde senin üstünü cetvelle çizmiş bakkal Kazım.
Bahtiyar halamın söylediği aklıma geliyor.
“Allah kimseyi muhannete muhtaç etmesin”.
Oturuyorum şöyle bir düşünüyorum, bu ne demek diye.
Ne beklersin…
Her şeye muhtaç, tutunacak bir dal bulamayan demekmiş.
Öyle bir fakir olmuştum ki işte…
Kendimi vecizelerde, ağızlarda, figanlarda arıyordum.
Öyle bir fakir etmiştin ki beni, itten kurttan medet umuyordum.
Ciğeri beş para etmez insanlardan sevgi devşiriyordum.
Birinin saçını kesiyordum, birinin boyuyordum, ama yine de olmuyordu yine de…
Sonra bir dilenci olmuştum.
Of! Öyle bir dilenci ki koyunun bağırsağını isteyecek kadar bir dilenci.
Üç kuruşluk çorabı beş kuruşa satmaya çalışıyordum, yalvara yakara. Hem de benim
olmayan çalıntı bir çorabı.
Öyle bir dileniyordum ki seni,
Köşede ki bakkaldan tut da, bakkalın yanında ki çerezciden.
Bir gün güzel olmuştum.
Oh! Saçlarım taranmış, yüzüm tıraşlı.
Mis gibi limon kolonyası üstümde.
Ayağımda rugan ayakkabılar…
Bir gün güzel olmuştum.
Sonra bir çirkin oldum ki sorma.
Saçlarım darmadağın, bit girse içine çıkamaz.
Ara da bir aklım sıkıyor tarıyorum.
O da ne zaman biliyor musun?
Ya dayımın oğlu Fevzi evlenmiş, ya şeker bayramı…
Bir çirkin oldum ki sorma.
Dirseklerim balık sırtı, ayaklarım nasır.
Boynum nefes alamayacak kadar vıcks kokuyor.
Cuma pazarından ceket,Çarşamba pazarından atlet alıyorum kendime.
Öyle bir çirkin oldum ki sorma
Ben bile kendimi tanıyamıyorum.

 

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Asgari Kahve / Leyla Mehmetoğlu Geridönmez

Next Post

Kime Gidersen Git / Aslıhan Ak

Aslıhan AK

Aslıhan AK

07.01.1990 Adana Kozan doğumluyum.ilkokul ortaokul ve lise öğrenimimi Kozan' da tamamladım.Aksaray Üniversitesi Kültür mantarcılıgı bölümünden mezun oldum.2012 yılında evlendim ve Kıbrıs'a geldim Evliyim ve iki çocuğum var. Şiir, makale,kompozisyon yazıyorum. Fotoğraf çekmeyi,kitap okumayı,müzik dinlemeyi ve karavan hayatını çok seviyorum.

Next Post

Kime Gidersen Git / Aslıhan Ak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Gelme Ey Ecel
  • Unutma bizi
  • Milletim
  • Her Şey Yazılabilir mi Bir Beyaz Kağıda? / Ali Kemal Alagöz
  • Yalanım Yok / Batuhan Kolburan

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.