Bugün okuduğum ingilizce bir paragrafta şöyle bir şey yazıyordu; “……the medicine they use tell about their desires, their wants, their diseases. It’s very intimate….” (kullandıkları ilaçlar bize arzularını, isteklerini, hastalıklarını anlatıyor, çok samimi…”
Tam uyumak üzereyken nöronsal bağlantılarım yerinde durmayıp bana bunun gibi bazı anlamsal ilişkiler kurduruyor. Yukarıda bahsi geçen alıntıda bir araştırmacı insanların yanına yaklaşarak onların ilaç kutusunda hangi ilaçların olduğunu soruyor ve buradan da bir çıkarım yapıp ekliyor; “…kullandıkları ilaçlar bize arzularını……”
Ben de insanların kullandıkları cümlelere uzaktan bakarak, bu cümlelerin onların refah seviyesi, bilinç düzeyi ve eksiklendikleri şeyler hakkında fikir verebileceğini fark ediyorum. Buna kendimi de dâhil ediyorum. Şikâyet ettiğim her şeyin bende eksik kalan bir yöne doğru yürüdüğünü görüyorum. Öyle olmaz mı sizce de? Geliştirmekte yetersiz olduğum bilişlerimin isyanı birer birer pörtlüyor. Yeterince gelişkin, erişkin ve yetişkin olabilsem şikâyet mi ederdim yoksa üzerine üzerine gidip şu meseleyi edeplice ve edebice halledeceğim mi derdim? Bakınız, bir meseleyi çözen, devrimlere yürüyen insanlardaki en güçlü motivasyon adı her ne ise o çabanın sonuna kadar devam etmesi, bu devamlılıkta beliren sorunların kendilik disiplinince sahiplenilmesinden başka nedir? Kendilik disiplini, iç merkezden dış merkeze yol alırken seni büyütüp durur, kendilik disiplini dış merkezden iç merkeze yol alırken adım atacak derman bırakmaz.
Cümleler de bu yüzden önemli, kimin iç merkezde kimin dış merkezde olduğunu bahsi geçen araştırmacı gibi kullandıkları ilaçlardan anlayamam ama kullandıkları cümlelerden anlayabilirim ve bu durum her şeyden çok daha samimi.