Düşüncelerimi bir türlü toparlayamıyorum. Yazıyorum siliyorum. Bir türlü kelimeleri bir araya getirip yazamıyorum. Düşüncelerim bana düşman. Neden böyle zorlandığımı anlamış değilim. Köşeye sıkışmış gibi hissediyorum. Kaçacak bir yerim kalmadı. Çaresizlik içinde bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum. Ne bir adım ileriye gidebiliyorum ne de geriye. Mıhlanıp kaldım olduğum yere. Tüm uzuvlarımdan canın çekildiğini hissediyorum. Işığın kaybolmasıyla birlikte umudumda kayboluyor. Karanlık kapladı her yanımı. Göz gözü görmüyor. Duyduğum tek şey ise korkudan çılgına dönen kalbimin atışı. Kalbim inatla atmaya devam ediyor. Kulaklarımın çınlaması beni deli edecek. Kalp atışlarımla kulağımdaki çınlama birbirine karışıyor. Bu ses karışımı beni altüst etmeye yetiyor. Gözlerim karanlıkta küçük bir ışık huzmesi arıyor. Küçücük huzme benim bu karanlıktan kurtulmama yetecek. Elimin altında hissettiğim taşın soğuğu bile kalbimdeki soğuğun yanında kızgın kor gibi kalır. Bu soğuğun altında ne bir öfke nede sevgi var. Buz gibi bir kalpte hangi duygu barınabilir ki? Sadece korku. Karanlığın beraberinde getirdiği korku. Tüm hücrelerimde hissediyorum. Gözyaşlarımla yıkıyorum yüreğimi. Her damlada sevgi ekmeye çalışıyorum. Belki bir gün kardelen gibi buzların arasından ektiğim sevgi tohumları yeşermeye başlar. Her sevgi filizi umudu da yanında getirecek. Günışığı gibi aydınlatacak karanlık dünyamı. Yeniden umut etmeye başladığım gün sıkıştığım köşeden kurtulup nefes almaya başlayabileceğim. Korkumu yendiğim gün yeniden yeni bir ben olarak küllerimden doğacağım.
Yeni bir ben doğurabilmek için gerekli gücü bulabilecek miyim? Karanlıktan aydınlığa giden yolu yalnız bulabilecek miyim? Yolun tüm zorluklarını tek başıma göğüsleyebilecek miyim? Aldığım her nefes kadar sorum var bu hayata. Sorularım çoğaldıkça kaybolmaktan korkuyorum. Korku nedir? Herkesin korkusu aynı mıdır? Ya korkuyla baş edebilme yeteneğimiz aynı mı? Dur diyorum düşüncelerime. Dur diyorum hayata meydan okuyan cesaretime. Es payı olmalı bu hayatın. Zorlandığımız an es verebilmeliyiz. Ben bu es konusunda ne kadar başarılıyım? Hayatı durdurabilme yeteneği bende var mı bilmiyorum? Söylemiştim aldığım her nefes kadar sorum var. Ya cevaplar; onları daha bulamadım. Ne gün batımında nede küçük bir gülümseme de… Cevapsız sorular türüyor beynimin en ince kıvrımlarında. Kelimeler yetişiyor imdadıma. Düşünceleri kelimelere dökmek bir nebze de olsa rahatlatıyor beni. Yazamamanın verdiği sıkıntıyı atıyorum üzerimden. Ve hızına yetişmeye çalışıyorum düşüncelerimin. Ya duygularım? Hissedemez oldum. Makine edasında duyguları unutup sadece düşüncelerime odaklanıyorum. Yazdıkça üstümdeki ölü toprağını atıyorum. Ne büyük bir sevinç. Kelimeleri kendime dert ortağı olarak seçtim. Yalnızlık mı? Artık yalnız değilim. Düşüncelerimi yargılamadan kucaklayan kelimeler hiç şikâyet etmeden soyutlaştırdığım ne varsa hayatımda somutlaştırmaya başladı. Karanlığın içinde ki ışık huzmesini görebiliyorum.
Duygularımı nerelerde kaybettiğimi bilmiyorum. Bir gün bulduğum zaman yapacağım ilk şey şikâyetçi olmayan tek dostum olan kelimelere nakledeceğim. Şimdilik düşüncelerimle yetiniyorum. Bu bile bana ilaç gibi geldi. Beynimin içinde ki o fırtına dindi. Deniz duruldu. Daha net görebiliyorum hayatı. Hayatın getirdiklerini. Varsın kimse anlamasın beni. Beni herkesten daha iyi anlayan kelimelerim var. Beynim durağan düşüncelerim berrak. Kalbim ise hala camdan. Tüm soğukluğuyla yerinde duruyor. Sıra ona da gelecek. Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Yeter ki umudumu, kendime olan inancımı ve kelimelerin gücüne inanmaktan vazgeçmeyeyim.