Gençliğin mevsimi ilkbahar,
Umutlarımın tomurcuklandığı mevsim
Mütemadiyen âşık olası geliyor insanın
Sevmelerim sabah rüzgârı gibi gelip geçici
Kavgalarım şimşekler çakan fırtına
Umarsızca, düşmeden yıkıp geçiyorum her şeyi.
Yetişkinliğin mevsimi yaz
Hayatın ateşiyle pişirdiği mevsim
Ve içimde hep bir telaş,
Durmadan koşturuyorum, sanki bir şeyleri yakalamak ister gibi,
Neler kaçırdığımdan habersiz elimde kor ateş
Sanırsın koşarak yakalayacağım güneşi
Kırkından sonra mevsim sonbahar
Anıların döküldüğü mevsim
Kafamda biriken bir sürü keşkeler
Ne düne dönebiliyorum ne de vazgeçebiliyorum
Dökülen yapraklar gibi önümde rengârenk anılarım
Neleri yaşamışım? Neleri kaçırmışım? Şimdi daha iyi anlıyorum
İhtiyarlığın mevsimi kış
İnsanın içinin titrediği mevsim
Onun bile ayrı güzelliği var
Bütün kusurları kapatır, saçına düşen aklar
Erken gelen karanlıktan herhâlde
İçini hep nedensiz bir hüzün kaplar
Ömür dediğin sadece bir yıl
Avni Kuru