
Uykusuzluğumun getirdiği bir yaratıcılık var üzerimde her şeyi daha net ve daha iyi görüyorum. Algılarım daha açık, tam tersi sersemlemiş halde olmam gerekirken her şeyi daha iyi anlıyorum. Anlamaktan öteye geçiyorum da denebilir. Hayallerim berraklaşıyor, sanki hayal kurmuyorum adeta hayallerimi yaşıyorum. Öyle bir netlik kazanıyor düşüncelerim. Büyüdükçe büyüyor uyumama isteğim, içimden taşıyor. Daha az uyumak daha çok uyanık kalmak, izlemek, okumak ve yazmak ve yazmak ve yazmak istiyorum. Saatlerce, günlerce aylarca yazmak istiyorum.. Ne yazdığımı düşünmeden yazmak. Öykü mü yazıyorum, roman mı yazıyorum, günlük mü yazıyorum ne yazdığımı bilemeden yazmak. Konusu ne olacak diye düşünmek istemiyorum. Sadece yazmak istiyorum ve yazdıkça yazasım geliyor. Nefes almadan yazmak istiyorum. Bazen düşüncelerime yetişemiyorum, bazen kendimi durdurmak istesem de durduramıyorum sonra bakıyorum yazdıklarıma iyice anlamsızlaşmış. Kelimeler öylece parmaklarımın rastgele tuşlara basmasıyla sıralanmış sanki. Hiçbir hükmü yok düşüncelerimin ya da düşüncelerim o kadar karışık ki yazdıklarımı da ele geçirmiş. Ne anlatacağım veya ne anlattığım umrumda değil. Hem illaki bir şey anlatmak mı gerekiyor? Hiçbir şey anlatmadan da bir şeyler yazılamaz mı? Ben sadece yazmak için yazıyorum bir amacım olmadan. Bazen sadece kelimeler dökülmek ister etrafa saçılmak aklından kaçmak ister, böyle zamanlarda kelimelerime izin veririm. Bırakırım ki özgürce saçılsınlar, dökülsünler, koşsunlar Bence bırakalım kelimelerimizi, serbest bırakalım tutsak kalmasın hiçbir kelime, bırakın dökülsün ağzınızdan, bırakın dökülsün elinizden, bırakın okusun birileri bazılarını. Bazıları okunmasa da kalsın bir köşede kendine sakla bir bakarsın bir gün başkalarının da okumasını istersin belki de istemezsin hiç farketmez bırak dökülsün kelimeler aklında kalıp unutulup gideceğine izi kalsın kelimelerinin bir yerlerde. Bir gün toprağın altında çürüyüp gittiğinde veya kül olup gittiğinde senin izin yok olup gidecek zaten bari kelimelerinin izi kalsın bir yerlerde sonsuza kadar olmasada yüzyıllarca kalır belki hadi üz yıllarca da kalmadı diyelim en azından senden daha uzun süre iz bırakacağı kesin. otuz kırk elli sene de olur canım ona da razıyız yani ben en fazla yirmi yıl hatırlanırım herhalde. Çok da önemli bir kişilik değilim eğer sen önemli bir kişiliksen zaten kelimelerinde daha fazla hatırlanır belki güzel bir söz söylemişsindir belki benim gibi yapmamışsındır insanlara umut olmuşsundur belki benim gibi karamsar kelimeler söylemmişsindir belki de benim gibi günlerce eve kapanıp hiç masa başından kalkmadan kelimelerini sayfalara dökerken anlamlı sözler çıkartmışsındır ortaya ve benim gibi değilde ecelinle ölmeyi beklemişsindir. Bilirsin intihar edenler pek sevilmez. Ben sevilmem zaten, intihar etmesemde sevmezler beni o nedenle merak etme arkamdan üzülecek birisi yok yani ben sadece artık düşünmemek istiyorum bunun en iyi çözümü olarak ölmeyi tercih ettim bakalım öbür tarafta nasıl olacak durum oraya gidince düşüncelerim devam ediyorsa acaba kendimi tekrardan öldürebilir miyim? Defalarca kendimi öldürsem ne olur? Defalarca ölmek nasıl hissettirir? Ben yaşamayı biliyorum sadece. Defalarca yaşamak, iliklerine kadar yaşamak nedir biliyorum. Hayat nasıl bir şey söyleyim mi sana çok karışık, hayat kolay gibi gözüküyor ama çok karışık. Bir yanda insanlar sevgi dolu iken bir yanda sevgisizlik had safhada, bir yanda iyilik varken diğer yandan kötülük akıyor, bir yanda huzur varken bir yanda huzursuzluk alışkanlık yapmış, bir yandan sağlıklı yaşam varken bir yandan hastalıktan ölüyor insanlar, bazen en masumlar bazen en küçükler bazen en iyiler ölüyor, bazen öldürülüyor, bazen iyisin bazen kötü bazen huzurlusun bazen huzursuz bazen anlıyorsun bazen anlamıyorsun. Bir bakıyorsun sabah olmuş sonra bir bakıyorsun akşam olmuş bitmiyor öte yandan da akıp gidiyor bir şekilde. Durmuyor ne yaşanırsa yaşansın ne acılar gördü bu hayat ne kötülükler ne çirkinlikler gördü durmadı öte yandan ne güzellikler ne aşklar ne tutkular ne iyilikler gördü de durmadı ne büyük savaşlar gördü de durmadı bu hayat bir şekilde dönmeye devam ediyor. Biz bu haksızlığın, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin içinde battıkça batarken devam ediyor kocaman bir bataklığın içindeyiz kutuluş zaten yok bari daha da derine batmasak diyorsun ama dünya döndükçe hayat devam ettikçe günler geçtikçe daha derine batıyoruz. Hayat hiçbir zaman tek düze gitmiyor tabi inişler çıkışlar dalgalanmalar dolu güzellikler de geliyor bazen ama sonrasında gelenlerle yine batıyoruz arada kafamızı çıkarıp bir nefes alıyoruz sonra bir bakmışız yine batmışız. Hayat böyle bir şey sanırım. Yaşadıkça batmaya devam ediyoruz. En sonunda nefes alamayacak duruma gelince ölüyoruz ve buna yaşadık diyoruz. Benim çok sıradan bir hayatım var öyle yazsam roman olur dediğim bir hayatım yok buna rağmen yazmak istiyorum, ortaokul zamanlarımdan beri hep yazıyorum sürekli bir yerlere bir şeyler karalamışım çoğu yazdıklarım yok oldu gitti tabi bazıları duruyor o bazıları bile yeter hayatta bir parça da iz bırakmaya. Kelimelerimi duymayanlara duyurmaya görmeyenlere göstermeye yeter. Yazıyorum öylece kalıyor köşede kim görecek duyacak okuyacak da iz kalmış diyecek bunu yazmış diye aklından beni geçirecek? Yazmak böyle bazen kimsenin okumayacağını bilsende kimseye ulaşmayacağını düşünsenden yazmaya devam edersin içindeki bu tutkuyu, yazma dürtüsünü durduramazsın. Kalemi alırsın eline ne yazacağını bilmeden başlarsın, bazen sıkılırsın ama yine de yazarsın sıkılmakta bir duygudur her duygu hayatın ve yazmanın parçasıdır. Yazmak hayatın bir parçasıdır. Yazdıkça yaşarsın, yaşadıkça yazarsın. Dedim ya sıradan bir hayatım var benim öyle yazsam roman olur hey neler yaşadım diyemem ama asıl mesele de bu değil mi? Roman olacak şeyler yaşamamış olmana rağmen yazabiliyor olmak, hoş neyi ne kadar yazabildiğim de tatışma konusu zaten bir kitabım yok, bloğum yok, resmi olarak bir yazar değilim yani kendi halimde yazıyorum sadece. Şuan bilgisayar da klavyeye parmaklarım dokunurken bunları neden yazdığımı da bilmiyorum ben aslında kalemle yazmayı severim önce deftere yazarım veya belki bir kağıta yazarım sonra geçiririm bilgisayarıma uzun süredir bunu da yapamıyordum gerçi o yüzden bir çok yazım kayboldu diyebilirim. Kaybolanlara üzülmüyorum, belki de kaybolmaları gerekiyordu yeniden yazabilmem için.Yazıyorum yazmaya devam edeceğim ve biliyorum bir gün ben artık yazarım diyeceğim gururla diyeceğim bir gün kitabımı elime alacağım, ilk baskı kitabım elimde olacak kokusunu içime çekeceğim, günlerce yazmaktan başka bir şey yapmadığım bir iş olacak hayatıma böyle devam edeceğim. Hayatıma son vermeden önce bunu yapacağım diyebilseydim keşke. Belki bu yazdıklarımı da okursunuz ve benim birden fazla kitabım basılır. Son olarak hayranlarıma veda mektubu için yazdığım bu satırları, son kitabımın sonuna eklerim ve bu son kitabım çıktığı gün hayatımın son günü olur. Bakın kendime romanlara layık bir son buldum hayatım roman değil ama sonum olabilir bence güzel oldu. Asla unutamazısınız, mutsuz sonlar hep hatırlanır. Son kitabı basıldığı gün intihar eden yazar diye haberlere ve gazeteye de çıkarım. Bu da kitap satışlarında etkili olur belki. Bir çok büyük yazar gibi öldükten sonra tanınırım hiç değilse. Hem bu son belki daha uzun süre iz bırakmamı sağlar hayatta. Belki de sonsuzluğa erişirim, nefes almadan yüz yıllarca yaşarım. Yaşarken ölen insanların aksine yaşamayı gerçekten başarabilirim. Ve şuan sen bunu okurken ben elimde ki son kitabımın üzerinde ki kan lekelerine bakıyorum kafama sıkmışım masa başında önümde kitabım ve üzerine doğru bırakmışım kendimi. Kitabıma kafamı koyup dalmışım uykuya.Kelimeler kanlı , hayatım değil ama ölümüm romanlara konu olabilir. Güzel bir son.

