Kendimi bildim bileli güneşin doğuşuyla uyanırım. Ne kadar uykusuz olursam olayım; şafak bende alarm olmuştur. Yataktan kalkar kalkmaz sürgü penceremi açıp güneşimi ararken, aniden yüzüme çarpan rüzgar sersemliğimi alıp savurur, bedenimdeki kıpırtılar harekete geçmeye başlar, yükseklerden gelen kırmızı-turuncu ışıklar tüm benliğime girerek şükür sebebim olur hayata….Ardından diğer yöne bakarak yine tepeden gördüğüm sonsuz gökyüzüyle birleşen umuda dua kapısı olan Deniz….Bir taraftan güneş diğer taraftan deniz iki farklı dünya sanki….Kendime her sabah bu güzellikleri görürken aynı soruyu sorarım.
“Acaba yarın sabaha uyanıp bu güzellikleri görebilecek miyim?” Mutlu bir sabaha uyanmam biraz sonra okuduğum haberlerden, empati yeteneğimin biraz yüksek olmasından dolayı yerini endişelere bırakmaya başlar; kaybetme, savrulma, köksüzleşme hissi ardı ardına ruhumu kaplar. Bir an içtiğim kahvede kaybettiklerim vardır. Okuduğum kitapta kahramana yardım çırpınışlarımla deva olabilme yollarını ararken yolda yürüyen birisini sevdiğime benzetip saniyelik heyecandan sonra ,onun hayatta olmadığını kabullenmem buruklaştırır içimi…
Kalbimi kıpırdatmak içine mutluluk katmak için gün boyu çırpınır dururum. Kötü olaylara iyi gözle bakmak, bencil, haysiyetsizlere cevap vermeyip yol vermek ağır gelse de yaşadığımız hayata zamanın en iyi ilaç olduğunu yine zamanla fark ederiz. Gün boyu çalıştıktan sonra tek sığınağım evime yorgun ayaklarımla ulaştığımda, kapının kilidinde anahtarımı çevirdiğim anda bedenim dengesini bulmaya başlar. İşte huzurun tek yeri….Evimiz….Dedikodunun, dengesizliğin, kötü niyetlilerin ulaşamadığı sığınağımız…Beden dilim tüm eşyalarımı sevgiyle selamlar. Onları özlediğimi eve her yeni girişimde anlatır, gerçek dosttan farkı yoktur evimizin. Her gece yorgunluğumuzla bizi taşıyan yatağımızda uykuya dalarken gün son bulur.
Her gün yaşadığımız bu olayların adı HAYAT….İnişli çıkışlı bir merdivendeyiz. Merdivenler bazen aralanıyor uçurumlara açılıyor, imkansızlaşıyor çıkmak. Mecbur olup iniyoruz; sonra bir bakmışız ki her şey yolunda….Coşku, sevgi, bağlılık içi içine sığamama…Yaş ilerlese de kalp hala genç bir çocuk…Her şeye rağmen ayakta kalabilmenin mutluluğu az daha güçlendiriyor. Sebepse ;hayatta kalabilmek için nedenlerimiz var.. Kayıp parçalara rağmen yap-bozu tamamlamaya çalışıyoruz. Sevgi, akıl, güneş, bulut, deniz….Bunları parayla satın alamıyoruz. Elimizde olanların kıymetini bilmek geri dönüşü olmayan sözler sarf etmemek gerekiyor. Sonunda hepimiz birer hikayeye dönüşeceğiz. Bu hikayenin sonu dinleyicilerin tatlı tebessümleriyle son bulsun. Güzel anılarda anlatılalım…
Yolumuzun gönül aynası güzel olan insanlara çıkması dileğiyle……….