titrek bir çığlıkta kopar telim
kalem ucunun kağıda
bastonun toprağa
karın karına, karanlık nidaya
her titreyiş bir bastırış
ne kadar kaçsam da gün sonunda
içime bastırdığım gölgenin esiriyim.
öleceğimizi bilip yaşarken
ölümün ne olduğunu bilmeden
bir çıkrığa sarmışlar kaderi
gündüzü, geceyi
seni ve beni.
düğüm yapıp fırlatmışlar
bulmayalım diye birbirimizi
takip et izi!
takip et,
tak’ip…
tak! tak!
kahraman halinden memnun
sarılmış uyuyor yünden yorganına
kaderin ipini keseceği günü bekliyor
bir arayış bellemiş kendine
uykusunda düş kuruyor
düşüne girdim ve sözüm ona:
takip et izi!
takip et,
tak’ip…
tak! tak!
kimsenin duymadığı fısıltılar
söze evriliyor
senin yokluğunda sesim
benimle sevişiyor
titrek bir çığlıkta kopardım telimi
duy diye beni,
tut elimi!
uykunun arasında
elimi gölgem tuttu
bu aşk artık o’nadır.
içime bastırdıklarımı yuttu
bu savaş onlarladır.
bulalım diye birbirimizi
ben takip ettim izi.
işte şimdi kapındayız
tak! tak!
gölgem’iz ile sana geldik!