Taşlığın ucunda bir çıtırtı-simsiyah iris-balkıyan nehrin renk diyarı
Sonsuzluk içimde-sonsuzluk içimizde-bir örümceğin çatlayan ipleri çantamda
Sırtımda taşıdığım çöl-boylamını çizmiştim-aşkın taşkın alevinin başında beklemiştim-
beklemiştiniz
Rüya görüyorduk-rüya içimizdeydi-ele geçirmişti bizi-hamurdan adamlar peşimizde-kurabiye
yapıyorduk durmadan-bir çocuk kardan adamı boyuyordu(kırmızı gözlerine “İSTANBUL”
adını koymuştu
Tuhaf gecenin bitki örtüsü saçlarımda büyüyen- çimden saçlarım-periden bir köşk onları
kesiyordu
Ay ışığı yerine yatakların parıltısı-cesetlerin kokusu-Hammurabi Yasaları- ölümün kendinden
ürktüğü!
Korkuyordum-korkuyorduk- şah ve mat anayasa- köylüler en dibinde kürenin
Şarlatan bir Eskimo- ellerinde taslak- topukları dans ediyor-yaratıyor kanı
Havaya çizilen dünya-Tanrımın muskasından kayıyor- yeşil bir rahle… Rahlede halkalar…
Ve söndü mUmLaR
Düştü içimizdeki acılı Şeytan!