Düş içinde bir düş gördüm dün. Ayaklarım gökte, başım yerde gibi bir his vardı içimde… İki gökdelen arası bir sonsuzluk denizindeydim. Lacivert sulara dalıp çıkıyordum sürekli. İçeride adını bilmediğim envai çeşit balık vardı. Derken, kocaman beyaz bir balık geldi, yüzgecini dokundurdu ayağıma. Beni takip et der gibi bakıyordu gözlerime. Ürpermiştim…
Kaç saat yüzdük bilmiyorum. Zaman kavramım durmuştu sanki. Bazen beyaz balığa tutunup hızlanıyordum. Yorgunluk hissetmiyordum hiç. Yüzerken rengârenk balıklar eşlik ediyordu bize. Mor balığın rengine hayranlıkla bakıyordum. Sonra bir sürü deniz canlısı görüyordum. Sürüler halinde yüzenler de vardı. Her birinin heyecanını hissediyordum. Benim gibi bilinmez bir mutluluğa ulaşma heyecanları vardı belki de.
Siyah, kocaman gölgeler görüyordum ama korku yoktu hiç benliğimde. Kendimi kocaman beyaz balığa teslim etmiştim çünkü. Benim için saflığın, özgürlüğün, barışın ve umudun rengiydi beyaz. Sonsuza kadar yüzebilecek gücü duyumsuyordum.
Yaşadığım anları her kulacımda geride bırakıyordum. Sabırsızlıkla, yeni maceralara ulaşmayı bekliyordum.
Başımı serin lacivert sulardan çıkardığımda gördüm turuncu ışığı. Güneş kocaman bir ülke gibi karşımızda duruyordu. O kadar hızlı yüzüyorduk ki… Uyandığımda ılık kumlara basıyordu ayaklarım. Ve sonra tekrar uyandım; uyudum, uyudum, uyudum…