• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Deli Deha, Salvador Dali / Ayşe Özçelikler Aydoğanlar

Ayşe Özçelikler Aydoğanlar by Ayşe Özçelikler Aydoğanlar
25 Aralık 2024
in Genel
2
Deli Deha, Salvador Dali / Ayşe Özçelikler Aydoğanlar

Young man artist draws with paint brush surreal man portrait on white canvas at art painting festival, paintings art picture process. Woman paints Salvador Dali portrait, art of atmospheric surrealism

0
SHARES
33
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Salvador Dali tablolarında neden metafor kullanır?. Öncelikle çılgın ressamın hayat felsefesini ve deliliğini irdelemek gerektiğini düşünenlerdenim. Deliliğini diyorum, çünkü kendisi de deliliğini kabul etmiş bir ressamdır. Delilik akıl gerektirir. Güç ve özgüven gerektirir. Bunu dünyaya haykırmak ise başlı başına özgüven patlaması gerektirir ki bu kendisinde bir hayli mevcuttur. Peki  Salvador,  kadın kaplan ve fili içeren l tablosunda hangi  deliliğinin  ruh halindeyd?i. Ruhun deliliği var mıdır?,  Bence hayır. Deliliğin ruhu var mıdır?,  bence evet. Katalancı gerçeküstücülük sürrealızminin  babası  Dali , bu tabloda  güç ve denge ile arasındaki ince çizgiyle alay ettiği fili niye geri planda tutmuştur. Oysaki diğer filler özgün adıyla “Los Elefants” tablolarında  önde yer alır. 1944 yılında “Bir Narın Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüyadan Uyanmadan Bir Saniye Öncesi “adlı bu eserinde neden geri plandadır. Rüyada olduğu için mi, yoksa eserinde   biçimsel olarak denge sağlamak için mi geridedir. Eserinde en ufak estetik kaygı duymayan Dali,  rüyasında gördüğüyle mi ilham bulup İspanyol olmanın verdiği  kırmızı toprakların ateşini içinde hissederek yaratmıştır tablosunu.

 

Peki gördüğü rüya, ne olabilir diye biz onun adına düşünecek olsak, bu tabloyu nasıl kurgular ya da yorumlarız ya da bize ne hissettirir bu özgün eser. İlk göze çarpan renklerin iç açıcılığıdır. Büyük narın aşağıda ve solda olması iki tanesinin bütünden kopuk bir milim daha altta ve gölgelerinin   olması neyin rastlantısıdır. Balığın kuyruğu neden narın içinden çıkıyormuş gibidir. Bu kez yediği çok gelince kusan balık değil de nar mıdır?. Neden ilk kaplanın gövdesi yarı beline kadar balığın ağzındadır ikinci kaplanın kuyruğu da diğer kaplanın  ağzındadır. Kim kimin içinde, kim kimin içinden çıkan. Peki arkada görünen ayın, sağ taraftaki kayalığın üstündeki gölgenin ve narın içindeki yarılmış iki gruba ayrılmış tanelerin erkek yüzü görüntüsü algısı var mıdır?. Fil uzaktan denge kurucu olarak üzerindeki dikilitaşın verdiği güçle bu duruma gülümsüyor olabilir mi?. Peki çıplak kadını süngüsüyle yaralamaya çalışan gözükmeyen el Dali’nin elimidir. Alttaki  ikinci  narı küçük olmasına rağmen onu da  sokmaya çalışan arı neyin peşindedir. Küçük narın bile gölgesi var iken kaplanların, balığın, filin ve kadının niye gölgesi yoktur. Yukarıdaki dalları kurumaya yüz tutmuş iki ağaç neden böyle küçük görünür. Kadın neden buz kütlesinin üzerinde çıplak ve sere serpedir. Tenine değen süngü neden kanatmamıştır. Aynı kadına aşık üç erkek midir kaplanlar ve balık. Yoksa balık, bir kadına aşık diğer kadın mıdır da ağzını o kadar açmıştır ki, erkek rakiplerini saf dışı bırakmak için. Erkekler birbirinin kuyruğuna dolanırlar bir kadını ayartmak içinde  diye biliriz. Ya o büyük cüsseli fil neden o kadar küçük ve uzaktadır güçlü denge ağlarını örerken. Üzerindeki binlerce ton ağırlıklı dikilitaş o benimdir demenin güç gösterisi midir. Mavi pelerini sırtında bir prens midir yoksa.

Kadın arkada duran kaya adacağından mı kopup gelmiştir. Ya da yandaki kaya kütlesinden mi ayrılmıştır. Her yer bu kadar aydınlık ve sıcak görünür renklerdeyken kadın neden bir buz kütlesinin üstünde üşümemektedir. Ya da buz kütlesinin üzerinde değil midir?. Saçlarından akan su damlaları neden erimemiştir buz kütlesine değdiği an.

Narın bereketimi, ölümsüzlüğe ve mutsuzluğa atıf mıdır burada konu edilen. Şans ve bilgeliğin sahibi engelleri aşan filin buradaki rolü nedir. Balık yoksa bolluğun bereketin verimliliğin mutluluğun sembolü benim demek için mi açmışdır  ağzını o kadar?. Ya da Dali’nin bilinç altı balık mıdır?. Gücü liderliği cesareti simgeleyen kaplanlar  Salvador’un bilinç altına yenilmişler midir yoksa?. Yoksa Dali’nin  parçalanmış beden ve akıllarının bölünmüş ruhları mıdır? Yoksa kendine güvenen çalışkan cesur pes etmeyen diğer Dali’nin  ruhu mudur?  Kaplanların tutmaya çalıştığı çok ruhlu Dali’nin erkekliği midir?, kadına hafifçe temas etmeye çalışan.

Deli dahi Salvador kendisinden önce ölen ağabeyinin olumsuz genlerinin aktarımıyla ve anne babasının ölümü hatırlatmaları ile bu hale gelmiş midir  bilinmez.  Ancak beni deliliğimle ve dahilimle adlandırıp hatırlayacaksınız  derken  ne kadar doğru söylemiştir. Bizler onun çizdiklerini yazdıklarını çözmeye çalışan akıllı geçinen birer aptal durumuna düşen canlılarız. O halde bu tablosuna bakıp neyi ne için yaptığını düşünürken ve bu duruma çıldırırken ya dahi olmayan deliler olursak. Bunun hesabını Salvador’dan kim soracak. Karısına çılgın aşık olurken hiç aşık olamayan genç ve yaşlı erkeklerin yoksunluğu ne olacak. Bilinç altında bilinç üstünde karısına rüyasında bile dokunup incitmekten çekinen Dali bu kadar bereketli güçlü dengeli cesur aşkı yaşamayanlara acımış mıdır bu tablosunda. Tabii ki hayır.

 

O halde ben niye delirmenin eşiğine varıp bu deli soruları kendime sorayım. Deli dahi olan ben değilim ki. Deli dahi olan Salvador Dali.

Bir narın etrafında uçan arının sokmadan bir saniye öncesi  rüyadan uyanan kendisi bile bir çok şeyi karıştırıp kendisini bu tabloda sembolizmin ve metaforluğun dibine vurdururken acaba benim bu tabloma bakıp ileride ne düşünürler diye düşünmüş müdür?. Tabii ki hayır. Adam, özgüvenli cesur kendisi  için yaşayan. Kendi yazdığı  “Hayat” adlı otobiyografisinde cinsel sapkınlıklarını anlatırken bunları tablolarına, diğer tüm eserlerine yansıtırken önemsemiş midir?.  Kim ne düşünürü. Tabi ki hayır. Hastalıklı ruh yapısı empoze  edilirken ve bunu sanat için yaptığı ve sanat adına kabul ettirildiği sürrealist yaklaşımın toplumlara dayatılmasının sanata da zarar verdiğinin altı çizilerek tekrar gündeme getirilmeli midir?. Bence evet.

 

Sanat  sanat  için mi?. Sanat toplum için mi?. Bu kavramlar sanatı oluşturan toplumların yaratıcılığı olduğu varsayımıyla sabitlenmelidir. Sanat zümre ayırıcı olma durumundan çıkarılmalı. Sanatı kendi için yapan sanatçı eserlerini kime sunduğunun farkına varmalı ve vardırılmalıdır. Seni sen yapanların, senin, özgürlüğünü yaşamak isterken özgürlüklerini sınırlandırman o “sanat” kimliğinin altına çirkinliklerini,  sapkınlıklarını adı değiştirilen sanat  kavramları  başlığı altına saklaman,  duyguların insanı olan sanatçı anlayışına  ters düşmelidir oysa. Deliliğin ve dahiliğin arkasına sığınıp yaşayan sapkın beden ve ruhlar önemsememizlik  özelliğiyle  önemli hale getirilmeli midir bu tartışma konusudur.

 

Yakın tarih sayılabilecek bir sanat saatine sahip olan Salvador Dali  günümüzde ünlü bir ressam, yazar, çizer çok ünvanlı  bu deli deha “Serçenin kuyruğu” undaki nükleer mistizm  gibi hayatımıza  düşmüştür. Faşizan Franco rejiminde ki İspanya da yaşayan ve kurduğu Dali müzesinde hayatını kaybedip bu müzenin altına gömülen Salvador, sol sempatizanların her zaman tepkisini çeken olarak kalacaktır.

 

Ayşe Özçelikler Aydoğanlar

22.11.2024

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Zamansızın  İmkansızım  / Yasemin Tosun

Next Post

Asgari Kahve / Leyla Mehmetoğlu Geridönmez

Ayşe Özçelikler Aydoğanlar

Ayşe Özçelikler Aydoğanlar

16.07.1966 tarihinde İzmir’de doğdum. Evliyim ve İstanbul da yaşıyorum. İlk, orta ve lise eğitimimi İzmir’de tamamladım. Kıbrıs’ da Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğinde iki yıl eğitim aldım. İstanbul Üniversitesi Tarih bölümünü okudum. Emekliyim. Şu anda kendimce kısa öykü denemeleri yazıyorum. Halk eğitim kurslarında senaryo yazımı ve kısa film atölyesine katıldım. Gençlik yıllarımda okul gazete ve dergilerini hazırladım. Yazmış olduğum aile hikayemin romanını basıma hazır hale getirdikten sonra senaryosunu yazıp kısa film veya belgesel olarak çekmek istiyorum.

Next Post
Asgari Kahve / Leyla Mehmetoğlu Geridönmez

Asgari Kahve / Leyla Mehmetoğlu Geridönmez

Comments 2

  1. Anonim says:
    4 ay ago

    Yazınızı keyifle okudum. Kaleminize sağlık @nurdangunay2022

    Yanıtla
    • Ayşe Özçelikler Aydoğanlar says:
      4 ay ago

      çok teşekkür ederim

      Yanıtla

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Gelme Ey Ecel
  • Unutma bizi
  • Milletim
  • Her Şey Yazılabilir mi Bir Beyaz Kağıda? / Ali Kemal Alagöz
  • Yalanım Yok / Batuhan Kolburan

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.