Salvador Dali tablolarında neden metafor kullanır?. Öncelikle çılgın ressamın hayat felsefesini ve deliliğini irdelemek gerektiğini düşünenlerdenim. Deliliğini diyorum, çünkü kendisi de deliliğini kabul etmiş bir ressamdır. Delilik akıl gerektirir. Güç ve özgüven gerektirir. Bunu dünyaya haykırmak ise başlı başına özgüven patlaması gerektirir ki bu kendisinde bir hayli mevcuttur. Peki Salvador, kadın kaplan ve fili içeren l tablosunda hangi deliliğinin ruh halindeyd?i. Ruhun deliliği var mıdır?, Bence hayır. Deliliğin ruhu var mıdır?, bence evet. Katalancı gerçeküstücülük sürrealızminin babası Dali , bu tabloda güç ve denge ile arasındaki ince çizgiyle alay ettiği fili niye geri planda tutmuştur. Oysaki diğer filler özgün adıyla “Los Elefants” tablolarında önde yer alır. 1944 yılında “Bir Narın Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüyadan Uyanmadan Bir Saniye Öncesi “adlı bu eserinde neden geri plandadır. Rüyada olduğu için mi, yoksa eserinde biçimsel olarak denge sağlamak için mi geridedir. Eserinde en ufak estetik kaygı duymayan Dali, rüyasında gördüğüyle mi ilham bulup İspanyol olmanın verdiği kırmızı toprakların ateşini içinde hissederek yaratmıştır tablosunu.
Peki gördüğü rüya, ne olabilir diye biz onun adına düşünecek olsak, bu tabloyu nasıl kurgular ya da yorumlarız ya da bize ne hissettirir bu özgün eser. İlk göze çarpan renklerin iç açıcılığıdır. Büyük narın aşağıda ve solda olması iki tanesinin bütünden kopuk bir milim daha altta ve gölgelerinin olması neyin rastlantısıdır. Balığın kuyruğu neden narın içinden çıkıyormuş gibidir. Bu kez yediği çok gelince kusan balık değil de nar mıdır?. Neden ilk kaplanın gövdesi yarı beline kadar balığın ağzındadır ikinci kaplanın kuyruğu da diğer kaplanın ağzındadır. Kim kimin içinde, kim kimin içinden çıkan. Peki arkada görünen ayın, sağ taraftaki kayalığın üstündeki gölgenin ve narın içindeki yarılmış iki gruba ayrılmış tanelerin erkek yüzü görüntüsü algısı var mıdır?. Fil uzaktan denge kurucu olarak üzerindeki dikilitaşın verdiği güçle bu duruma gülümsüyor olabilir mi?. Peki çıplak kadını süngüsüyle yaralamaya çalışan gözükmeyen el Dali’nin elimidir. Alttaki ikinci narı küçük olmasına rağmen onu da sokmaya çalışan arı neyin peşindedir. Küçük narın bile gölgesi var iken kaplanların, balığın, filin ve kadının niye gölgesi yoktur. Yukarıdaki dalları kurumaya yüz tutmuş iki ağaç neden böyle küçük görünür. Kadın neden buz kütlesinin üzerinde çıplak ve sere serpedir. Tenine değen süngü neden kanatmamıştır. Aynı kadına aşık üç erkek midir kaplanlar ve balık. Yoksa balık, bir kadına aşık diğer kadın mıdır da ağzını o kadar açmıştır ki, erkek rakiplerini saf dışı bırakmak için. Erkekler birbirinin kuyruğuna dolanırlar bir kadını ayartmak içinde diye biliriz. Ya o büyük cüsseli fil neden o kadar küçük ve uzaktadır güçlü denge ağlarını örerken. Üzerindeki binlerce ton ağırlıklı dikilitaş o benimdir demenin güç gösterisi midir. Mavi pelerini sırtında bir prens midir yoksa.
Kadın arkada duran kaya adacağından mı kopup gelmiştir. Ya da yandaki kaya kütlesinden mi ayrılmıştır. Her yer bu kadar aydınlık ve sıcak görünür renklerdeyken kadın neden bir buz kütlesinin üstünde üşümemektedir. Ya da buz kütlesinin üzerinde değil midir?. Saçlarından akan su damlaları neden erimemiştir buz kütlesine değdiği an.
Narın bereketimi, ölümsüzlüğe ve mutsuzluğa atıf mıdır burada konu edilen. Şans ve bilgeliğin sahibi engelleri aşan filin buradaki rolü nedir. Balık yoksa bolluğun bereketin verimliliğin mutluluğun sembolü benim demek için mi açmışdır ağzını o kadar?. Ya da Dali’nin bilinç altı balık mıdır?. Gücü liderliği cesareti simgeleyen kaplanlar Salvador’un bilinç altına yenilmişler midir yoksa?. Yoksa Dali’nin parçalanmış beden ve akıllarının bölünmüş ruhları mıdır? Yoksa kendine güvenen çalışkan cesur pes etmeyen diğer Dali’nin ruhu mudur? Kaplanların tutmaya çalıştığı çok ruhlu Dali’nin erkekliği midir?, kadına hafifçe temas etmeye çalışan.
Deli dahi Salvador kendisinden önce ölen ağabeyinin olumsuz genlerinin aktarımıyla ve anne babasının ölümü hatırlatmaları ile bu hale gelmiş midir bilinmez. Ancak beni deliliğimle ve dahilimle adlandırıp hatırlayacaksınız derken ne kadar doğru söylemiştir. Bizler onun çizdiklerini yazdıklarını çözmeye çalışan akıllı geçinen birer aptal durumuna düşen canlılarız. O halde bu tablosuna bakıp neyi ne için yaptığını düşünürken ve bu duruma çıldırırken ya dahi olmayan deliler olursak. Bunun hesabını Salvador’dan kim soracak. Karısına çılgın aşık olurken hiç aşık olamayan genç ve yaşlı erkeklerin yoksunluğu ne olacak. Bilinç altında bilinç üstünde karısına rüyasında bile dokunup incitmekten çekinen Dali bu kadar bereketli güçlü dengeli cesur aşkı yaşamayanlara acımış mıdır bu tablosunda. Tabii ki hayır.
O halde ben niye delirmenin eşiğine varıp bu deli soruları kendime sorayım. Deli dahi olan ben değilim ki. Deli dahi olan Salvador Dali.
Bir narın etrafında uçan arının sokmadan bir saniye öncesi rüyadan uyanan kendisi bile bir çok şeyi karıştırıp kendisini bu tabloda sembolizmin ve metaforluğun dibine vurdururken acaba benim bu tabloma bakıp ileride ne düşünürler diye düşünmüş müdür?. Tabii ki hayır. Adam, özgüvenli cesur kendisi için yaşayan. Kendi yazdığı “Hayat” adlı otobiyografisinde cinsel sapkınlıklarını anlatırken bunları tablolarına, diğer tüm eserlerine yansıtırken önemsemiş midir?. Kim ne düşünürü. Tabi ki hayır. Hastalıklı ruh yapısı empoze edilirken ve bunu sanat için yaptığı ve sanat adına kabul ettirildiği sürrealist yaklaşımın toplumlara dayatılmasının sanata da zarar verdiğinin altı çizilerek tekrar gündeme getirilmeli midir?. Bence evet.
Sanat sanat için mi?. Sanat toplum için mi?. Bu kavramlar sanatı oluşturan toplumların yaratıcılığı olduğu varsayımıyla sabitlenmelidir. Sanat zümre ayırıcı olma durumundan çıkarılmalı. Sanatı kendi için yapan sanatçı eserlerini kime sunduğunun farkına varmalı ve vardırılmalıdır. Seni sen yapanların, senin, özgürlüğünü yaşamak isterken özgürlüklerini sınırlandırman o “sanat” kimliğinin altına çirkinliklerini, sapkınlıklarını adı değiştirilen sanat kavramları başlığı altına saklaman, duyguların insanı olan sanatçı anlayışına ters düşmelidir oysa. Deliliğin ve dahiliğin arkasına sığınıp yaşayan sapkın beden ve ruhlar önemsememizlik özelliğiyle önemli hale getirilmeli midir bu tartışma konusudur.
Yakın tarih sayılabilecek bir sanat saatine sahip olan Salvador Dali günümüzde ünlü bir ressam, yazar, çizer çok ünvanlı bu deli deha “Serçenin kuyruğu” undaki nükleer mistizm gibi hayatımıza düşmüştür. Faşizan Franco rejiminde ki İspanya da yaşayan ve kurduğu Dali müzesinde hayatını kaybedip bu müzenin altına gömülen Salvador, sol sempatizanların her zaman tepkisini çeken olarak kalacaktır.
Ayşe Özçelikler Aydoğanlar
22.11.2024