• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Bizi Dinlemeyecekler / İpek Demet

demet ipek by demet ipek
22 Nisan 2024
in Genel
0
Bizi Dinlemeyecekler / İpek  Demet
0
SHARES
51
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Bir keresinde İKEA ‘da eşyalarla fotoğraf çektiren iki genç görmüştüm de çok gülmüştüm. Gençlerden biri, ofis koltuğuna patron gibi kurulmuş, diğerine şöyle diyordu: “Bu takımla fotoğrafta çok güzel çıkıyorum.” Belki de o genç için hiç elde edemeyeceği bir iş hayaliydi o mobilyalar. Sonra düşündüm bir yeri görmüş olmak için değil de bir yeri görmüş olduğunu sosyal medya hikayesinde paylaşarak başkalarına göstermek için gezen biri bundan daha az mı komikti? Ya da “Seninle çektirdiğimde çok güzel çıkıyorum.” diyerek çekici kadın veya yakışıklı erkekle pozlarını kare kare paylaşan, ofis mobilyasıyla fotoğraf çektirenden az mı komikti?

 Etraflıca düşününce günümüz dünyasında fotoğrafların arka plan olarak kullanılan arkadaşlar biriktirerek fon figür ilişkisi içinde yitip giden ilişkilerimiz İKEA’nın teşhirdeki ofis mobilyalarıyla kurduğumuz ilişkiden daha samimiyetsiz geliyor.

Aynı samimiyetsizliği bayram kutlamalarında da yaşadığımızı düşünüyorum. Güzel şiir okuyan, güzel söyleyen, güzel duran çocukları seçiyor onların değil de bizim seçtiğimiz biçimlerde onları giydirip süslüyor, ezber haline gelmiş metinleri ellerine tutuşturuyor ve “kutladığımızdan” yana gönül rahatlığı ile işimizi yaptığımızdan emin oluyoruz. Hele arka plan olarak gördüğümüz çocuklarımızla birkaç poz da çektirip paylaştıysak kendim de dahil olmak üzere, ailece, milletçe, eğitim camiasınca sırtımızın asla yere gelmeyeceğini de garantileyip bayramdan bayrama alevlenen milli duygularımızla kıvanç duyuyoruz.

Oysa yoklama korkusuyla veya cezayla kendi bayramlarını kutlatmaya çabaladığımız, tören boyu “Susun, konuşmayın, dinleyin!” uyarılarıyla yorgun düştüğümüz bu etkinliklerde bu çocuklara toplumun ve eğitimin hiçbir kademesinde vatanını, insanını sevdiremediğimiz; onların vicdanında hiçbir erdemi içselleştiremediğimiz için asıl susması gereken bizleriz.

Bizler, anne baba, öğretmen, yönetenler olarak onları ne kadar dinledik ki çocuklar da bizi dinlesin! Onlara sonsuz özgürlük alanı tanıyıp her şeye hakları olduğunu hissettiren içi boş bir özgüven aşılayarak onları dinlemiş olmuyoruz ne yazık ki…

Sormamız gereken sorulara odaklanmak yerine “Bayram gününde mi kutlansın, bir gün önce mi yoksa sonrasında mı?” konusuna takılıp bir tarafın adamı olmak ya da olmamak korkusuyla ne kendimizin ne de çocukların sormasına izin vermediğimiz soruları sürekli yok sayarak samimiyetten, vatanını, ülkesini sevmekten nasıl bahsederiz? Bayramların bir yumurta gibi içini boşaltıp sadece boyalı bir kabuğa dönüşmesine çanak tutarken çocuklara “Nasıl bir bayram istersiniz?” diye soramıyorsak onların bizi dinlemelerini nasıl bekleriz? Çocukların yüreğindekini değil de kendi kafamızdakini dikte ettiğimiz bu bayramlarda bazen öyle geliyor ki Atatürk büstünden fırlayıp biz büyüklerin kulaklarını çekecek. “İnkılapçılık” ilkesini fener yapıp onun önünde yürümemizi isteyen Atatürk’ün bırakın yanında, onun arkasında bile yürümeyi başaramadığımız bir yığın ezberin içinde, bu çocuklar bizi dinlemeyecektir.

Vitrine güzel çocuğu koyarak fotoğrafta iyi çıkan arkadaşla poz veren akılsız yetişkinlerden başka neyiz? Amaç çocuk mu bayram mı? Amaç çocuk olduğu zaman bayram da bayram olacak bence.

Onların yüzünü güldürdüğümüz, kalabalık sınıflarda yok olmalarına izin vermediğimiz, sabahın köründe uyandırıp okula kahvaltısız gönderdiğimiz, karanlıklarda eve yolladığımız dijital sosyallik dışında hayatlarına bir anlam katamadığımız sürece bu çocuklar bizi dinlemeyecekler.

Kreşten başlayarak en başta “dinleme” becerisi olmak üzere davranışa odaklanmayıp yıl sonunda sergilenmeye değer “bir şeye benzeyen” aslında hep birbirine benzeyen faaliyetler yaptırdığımız kendi dilinde duygularını ifadeden yoksun ama İngilizce kelime ezberlettiğimiz, sayıları harfleri öğretmemişse öğretmenini de başarısız addettiğimiz bu çocuklar bizi dinlemeyecekler.

Dört duvara hapsettiğimiz, tek özgürlükleri haftada iki saatlik beden eğitimi olan onu da yağmurlu havada ellerinden aldığımız, spor salonu, sanat atölyesi, laboratuvarı olmayan bu çocuklar bizi dinlemeyecekler.

Her odasını sınıfa döndürdüğümüz ama “okul”unu güven ve mutluluk dolu yuvaya döndüremediğimiz bu çocuklar bizi dinlemeyecekler.

Hayatında deniz görmemiş, Çanakkale Şehitliğine gidememiş, Anıtkabir’i bir şiirden ibaret sanmış, tiyatroyla buluşamamış, bir müzik aletini eline alamamış, yaşadığı kenti tanıyamamış bu çocuklar bizi dinlemeyecekler.

Sadece sınava ve akademik kariyere odaklı bir sistemde baştan yetersizlik ve yenilmişlik duygusu içinde sessizce attıkları çığlıkları biz duymadık onlar da bizi dinlemeyecekler.

Onlara ebeveyn, eğitimci, yöneten olarak topyekûn onca el dokunmayı beceremedik o yüzden onlar ekrana dokunmaya devam edecekler ve bizi dinlemeyecekler…

Bu çocuklara bir soru borçluyuz ama alacağımız cevaptan korkmadığımız bir soru:

“Nasıl bir bayram istersiniz?”

DEMET İPEK

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Birileri Ölüyor / Hivda Yılmaz

Next Post

Ben Ozanım Diyemem Ki / Nevzat Bayramoğlu

demet ipek

demet ipek

Ben, Demet İpek.6 Eylül 1979’da Ankara’da doğdum. Ankara’da büyümeye fırsat bulamadan Balıkesir’in sahil kasabası Akçay’a taşındık. İlkokul, ortaokul ve liseyi Edremit’te bitirdim.1997’ de İstanbul Üniversitesi Avrupa Topluluğu bölümünü kazandım. Bu bölümü okumayarak tekrar sınava hazırlandım.1998 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Türkçe Öğretmenliğini kazandım.2002 yılında mezun olarak İzmir’e öğretmen olarak atandım. Halen İzmir'de öğretmen olarak görev yapmaktayım. Yazmak tek tutkumdu, müzikse ona hep eşlik etti. Bir süre Smryna Acapella Çok Sesli Korosunda korist olarak şarkılara eşlik ettim. Sonra biraz hayat çokça da yazmak ağır bastığı için müziği öteledim. Öğretmenlik okusam da tek hayalim yazar olmaktı. Hayatla derdi olan bunu anlatmak ve başkaları tarafından da anlaşılmak isteyen bir insanım. Yazma merakımın tutkuya dönüşmesi ortaokuldaki Türkçe Öğretmenim Binnaz Hanım sayesinde oldu. Ben de şu an durduğum yerde birilerinin “Binnaz Öğretmen” i olmak için çabalıyorum. Durmak istediğim yerse durmadan uzun uzun yazmak… Kendimi özgürce ifade edebileceğim yarışmaları takip ediyorum. “İklimin Senin Elinde” öykü yarılmasında ikincilik kazandım. Doğru şekilde yapılan yarışmaların neyi doğru yazdığımız neyi eksik bıraktığımız konusunda bir ölçüt olduğuna inanıyorum.

Next Post
Ben Ozanım Diyemem Ki / Nevzat Bayramoğlu

Ben Ozanım Diyemem Ki / Nevzat Bayramoğlu

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Fırat’a Akan Aşk / Galip Uçar
  • Kendi Varlığının Farkında Olursan Farklı Olursun / Zümrüd-ü Sabah
  • Ihlamur Kokusu / Müjgan Ersuna
  • Mutluluk; Elma Dersem Çık! / Derya Tanrıverdi
  • Yıllardan İsimsiz Biriyim / Ezel Altunışık

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.