Kapanmak isteyen gözler. Alınmayan, alınsa da bir türlü verilemeyen nefesler. Kara kaşlar, gittikçe kırmızıya bulanan gözler. Renginden bir hayli taviz vermiş soluk dudaklar. Yalnızca bağırış çağırışları işiten kulaklar. Mıhlanmış ya da kendini mıhlamış bir ağız. Susmayan beyin. Delirmeye yüz tutmuş beyin. Kendine hapsolmuş bir benlik. Kavgası bitmez. Daha kavgası bitmemişken yargılaması başlar. Yargı sonuç vermeden hapse gönderilir. Kendine hapsolmuş benlik. Çıkışı yoktur. Olabilecek bir çıkış ancak bu döngünün bir parçası olmuştur. Bir nefes almadım ki içi ölü derilere, tozlara bulanmamış olsun. Bir yüz görmedim ki safi mutluluk aksın. Kulaklarım bir ses işitmedi ki yalnız narin dünyanın cıvıltılı seslerinden oluşsun. Ağzımdan bir laf çıkmadı ki sadece mutluluk diye haykırsın. Her şey biraz kirli, biraz kurnaz, biraz kara, biraz cızırtılı ve oldukça detone. Birazların diğer tarafı nerede? Safi nefesler, ak yüzler, pamuk sesler…
Benim bu kalemim neden böyle kırık? Neden sadece kara yazar, karayı yazar? Nerededir şu ak mürekkepler? Ve nihayetinde ak ülkemin ak bayrağı… Kaşlarım karadır. Nefesim kalınından hırıltılı. Ellerim huzursuz ve kıpırtılı. Gözlerim ecel bekliyor, donuk ve sönük. İyi dinlerseniz yalvarışlarımda ölümü duyabilirsiniz. Ve kalbiniz de kırıksa, çoktan ölmüşümdür. Beyaz haberlere ihtiyacım var kardeşlerim. Öncesinde biraz gülün. Beyaz dişleriniz gerilmiş dudaklarınız arasından görünsün. Ülkem haberleriniz ile coşsun. Biraz soluklanın. Nefesleriniz coşkunuz arasında temizlensin. Aldığınız nefes ciğerlerinizi gezsin sonra aynı berraklıkla dışarıya verilsin. Bir çırpıda beyaz haberleri dinlemeliyim. Kulaklarım o vakit temizlenmeli ve artık her şey huşu içinde şarkı söylemekte. Dillerim tüm ülkeye ancak şiirler dizmekte. Gözlerim artık her şeyi beyaz görmekte. Bir kör gibi değil basbayağı gözlerini yeni açmış bir bebek gibi. Benliğim ise bitmiş bir savaşın şenliği içinde, sarhoş; aklı gitmiş gibi değil basbayağı bir ermiş gibi.
Bana beyaz haberler getirin kardeşlerim. Bunu istiyor gibi değilim, açıkça dilenmekteyim. Dilenciyim, bir çift güzel gözün dilencisi. Bir berrak nefesin bekleyicisi, mutluluk şarkılarının bilinmez takipçisi. Kalemimin kalbi kırık, hüzünlü yazar, yani derim ki benim kalemim sakattır. Onu basitliğinden ötürü bağışlayın, kim istemez burayı süslü cümlelerle donatmak ve ancak o vakit sizden onurlu bir şekilde yardım istemek? Fakat onur düşünebileceğim bir şey değil şu an. Yıkılmakta ülkem. Kendini parçalamakta benliğim. Gözlerim ancak yollara ağlamakta. Sesim ölü bir muhabbet kuşunu andırmakta. Umut. Hepsi bir ucundan yakalamış gevşek gevşek sarılmakta. Umut. Bu ölüme cüretkâr bir başkaldırış. Ama denmeli ki yalnızca şimdilik. Kollarım yorulduğumda ve nihayetinde artık umuda sarılamadığında artık ne olur?