• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür & Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Genel

Çah-ı Yusuf / Cevriye Oymak   

Cevriye Oymak by Cevriye Oymak
14 Mart 2024
in Genel
0
Çah-ı Yusuf / Cevriye Oymak   
0
SHARES
3
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

         Dertler, dermanını yanında getirmeyi unuttuğundan beri çocuk olasım var. Afacan, kaygısız anlar yaşamak istiyorum adı olan çocuklar gibi. Yanağıma yediğim şamarın acısını unutmuş gibi yapıp oyuna daldığım günleri özletti bana bu pencere önü görsel yalnızlık.   

         “Şu kız.” Benim adımın ta kendisidir. Hikaye burada, tam da burada bitti. Buraya kadar olandan koca bir roman yaratabilirsiniz. Yüzlerce hikaye çıkarabilirsiniz. Ama kurgu değil, gerçek. Şimdi ben bir başka kızın, oğlanın ya da bir hiçliğin yeni hikayesi yeni yolu olmaya gidiyorum sessizce. Bir karıncanın sırtındayım.   

         Gece iyi görürler, hem de her yanı. O yüzden önce baykuşları doldurdum sırt çantama sonra ateşböceklerini. Tarla kuşları ve biraz sarı çiçek. Bir avuç toprak kokusu, biraz çimen yeşili, biraz bulut, biraz iştahsızlık. Ve oldukça parlak bir çakıl taşı. Uğur getireceğine inanmak istiyorum. Hani, filmlerdeki gibi. Ya da bazı insanların beklentileri gibi bir beklentim, bir umudum olabilsin diye. Sahi, umut bir varlık mıdır ki? Şimdi, şu an düştü aklıma. Çok şanslıyım! Ah! Neredeyse sevineceğim. Satsam para etmeyecek varlıklar içindeyim.  

         Karanlığın ellerine tutunmak ne garip şeymiş, daha önce hiç bu kadar hızlı yürümemiştim. Yok yok bu olmadı, bu yanlış. Karanlığın terkisine binmiş, dörtnalayım. Şimdi oldu, bu doğru. Gecenin süper kahramanı, simsiyah pelerinini uçura uçura karnında ki  Yusuf’unu kurtarmaya gidiyor. 

         Otobüs mü? Hayır. Tren? Hiç değil. Hikayemi bir otobüs veya tren yolculuğunda anılarımla boğuşarak sıradanlaştırmaya ve tüketmeye hiç heves etmedim. Onlar sıradan şeyler bekleyen ve sevenlerin, kendini son durağa kadar zar zor taşıyabilenlerin avuntusu olarak kalsın. Benim yerim uçlarda. Ya, Yusuf yüzlü bir kuyu, ya zirve. En keskininden, en ayazından. Ben üşümeyi, kapkara bir bakışın ardından buz kestiğim gün unuttum. Zirvelerin ayazını keser atar kılıcım. 

         Yedi yaşımdan sonra hiç ağlamadım. Göz pınarlarımı kuruturken, daha sonraları da lazım olacağını akıl edememişim. Farkına varınca bir cümle kurdum en kocamanından “artık çocuk değilim.” 

         Sonra düşündüm, ondan önce çocuk muydum.

         “Şu kız” yine neler neler söylüyor. Cümleyi biraz daha keskinleştirelim. Zirvelerin ayazından bile keskin olsun. “Şu asi kız.”  

         Şu kız, iyice asileşti. Bir iftira atmadığı kalmıştı. Keşke hep yuvada kalsaydı da aklı başına gelseydi. Asi oldu, asi. Soyu sopu belli olmayandan ne beklersin… 

         “Mahallenin nazik lisanından içime düşen kar tanesi. O kar tanesi, arkadaşlarımın benden uzaklaşmasıyla birlikte çoğaldı çoğaldı ve kocaman bir kartopu şimdi. Dünyayı altına alacak kadar büyük. Artık içime sığmıyor. Az önce azat ettim. Dünya çığ altında. Ateşten bir çığ… Sadece çocukların canına değmeyecek patron. 

         Sahi, şu patronlar da neden sevmez ki, karılarını.

         Ah Patron! Altın saat istemiyorum! 

         Pencerenin önündeki yalnızlıktan kaçtım az önce. İnci tasmamı boynumdan koparıp, altın saatten geçen tik takları susturup, geceden bir pelerine bürünüp te kaçtım. Bir karıncanın sırtındayım. Ayak sesim duyulmasın. Hişşt!

         Şu yıldızlar da, pencerenin önündeyken kıpraşıp dururlardı. Yoklar şimdi. Şimdi yoklar. Dünya döne döne kendinden kaçarken uzaklarda bir yerlerde kalmış olmalılar. Ay, bir bulutun arkasında uykuya dalmış, huzurlu. Şöyle özleyebileceğim bir anım hiç olmadı. 

         Poşete konup çöpe atılmış bir bebek gibi titriyorum. Göbek bağım bir yere tutunmak mı istiyor ne. Debelendikçe, bağırdıkça sesim yanıyor.  

         Uyumamalıyım, hayır hayır uyumamalıyım. Uyursam kabuslar görürüm yine. Uyumamalıyım. Uyumamalıyım, uyumuyorum, uyumayacağım. Korkmamalıyım, korkmuyorum hayır hayır hiç korkmuyorum.

  Sırtıma sarılan ve benim olmayan günahlardan kurtulmaktan korkmuyorum. Soğuktan korkmuyorum, gürültüden korkmuyorum, karanlıktan korkmuyorum, ölümden korkmuyorum. Korkmuyorum işte. İnsanı korkutabilecek her türlü korkudan sıyrıldım şu altın saat susalı beri. Şimdi, şu an kurtuldum kimliğimden bile. Bence kurtulmak, bence yol almak, bence yaşamak, bence var olmak ve bence ölmenin hürriyetindeyim.  Yeni yolumda, yeni yol hikayemde alabildiğince yürüyorum. 

İşte zirvedeyim. Ölümün zirvesinde. 

İşte zirvedeyim. Yaşamın zirvesinde.  

Ah ölüm! Sağım solum sobe! 

Neredesin Çah-ı Yusuf nerede? Ölmeden sıratı geçtim. Neredesin? 

İçimdeki Yusuf seni özlüyor, neredesin Çah-ı Yusuf nerede?

Belki bir insanlık kervanı da geçer, insanın geçtiği yerlerden. Yusuf’um, belki bir insanlık kervanı geçer, göbek bağına sımsıkı sarıldığım. Adını melekler Yusuf çağırsın. İşte sözümü tuttum Yusuf’um. Kuyunun başındayım. Buram buram Cennet kokusu yükseliyor derinliklerinden, duyuyor musun? Ah Yusuf’um, duyuyor musun?  

         Sözümü tuttum, kendime olan sözümü de tuttum. Ateşten kartopunu azat ettim. İnsanlığını soyunanın sırtına ateşten gömlek geçirdim. Emret patron! Yakalarını sımsıkı iliklesinler. 

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Yaşlılık Üzerine / Ulviye Kara Akcoş

Next Post

Mitolojik Öykü / Samet Tunca

Cevriye Oymak

Cevriye Oymak

Sakarya Hendek doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Hendek’te tamamladım. İşletme fakültesi mezunuyum. İSKİ ve özel sektörde çalıştım. Şu an sadece yazıyorum. Evli ve bir çocuk annesiyim. Hikaye, şiir ve masal yazıyorum. Yayımlanmış bir hikaye kitabım,ayrıca yayımlanmış iki adet çocuk hikaye, iki adet te çocuk şiir kitabım bulunmaktadır. Ümraniye geleneksel hikaye yarışmasında birincilik, Malatya Tabipler Odasının düzenlediği hikaye yarışmasında ikincilik, İlesam’ın düzenlediği hikaye yarışmasında ikincilik, İnönü Üniversitesinin düzenlemiş olduğu hikaye yarışmasında üçüncülük ve dördüncülük, Güncel Sanat Dergisi Alara öykü ödülü, masal yarışmasında dördüncülük ödüllerim ve seçkilerim mevcut olup yayımlanan kitaplarda yer almıştır. Ayrıca üç hikaye, iki masal ve üç şiirim de seçkilerde yer almış ve yayımlanmıştır.

Next Post
Mitolojik  Öykü / Samet Tunca

Mitolojik Öykü / Samet Tunca

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Ocak 2024
  • Aralık 2023
  • Kasım 2023
  • Ekim 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Zamanı Kim Koşturuyor? / Sevde Kapıcıoğlu
  • Kiraz Çiçekleri / Ağıt Destan
  • Rabbime Sms – Arveles / Ağıt Destan
  • Rabbime Sms – Hayvan Gibi Bir Çaresizlik / Ağıt Destan
  • Çocuklar Ninniyle Değil Ağıtla Büyüdü / Neslihan Ağrı

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Kadromuz
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright © 2024 Kibele Kültür Sanat. Tüm Hakları Saklıdır.