İnsanı yaşaması için nasıl bir nedeni olabilir?
Neden yaşadığını bilen belki de nasıl yaşayacağını bilir.
Nedenlerle dolu bir dünyada yaşanıyor. İnsan, çoğu şeye karşı neden diyebiliyor ama gerçekten de hayatta sorulması gereken şeylere neden diye sorabiliyor mu? Soruyorsa alınan cevaplar nasıl oluyor, soramıyorsa sormama nedeni ne olabilir?
Bu hayattan geçiliyor sadece ve kalınmıyor, şu zamana kadar kimse de kalmadı. Sadece geçildiğine göre bir şeyler de bırakabilmeli insan, bunun için çabalamalı belki de. Çünkü sadece istediklerini almak için gelmiş olamaz insan, vermek, paylaşmak ve anlamlandırmak da geliş amaçlarından birkaçı olmalı.
Sadece güzel şeyleri yaşamak için de gelmiş olunamaz, hoş öyle bir umut içerisine girilse bile bu durum gerçekleşmez.
İnsanın çok fazla şeye ihtiyacı var çünkü kendinin yetişebildiği alan dar. Çoğu şeyi kendi iradesiyle de gerçekleştiremez, birilerine/bir şeylere ihtiyaç duyar. Tek başına yaşayamayacağı da anlaşılır buradan. Birilerinin varlığı aslında insanın yaşadığının da varlığına delildir ancak o şekilde orada bir canlılık belirtisi gözükebilir.
O halde bu kadar ihtiyaç halinde yaşayan insan bu dünyaya da bir şeyler bırakabilmeli, iz’leri olmalı insanın.
İnsan acı çekmek istemez hiçbir zaman, mutsuz da olmak istemez. Ama bu ihtiyaçlar dahilinde düşünülürse bu imkansız hale gelir. Her daim mutlu olunsaydı, yaşantının bir anlamı kalır mıydı?
Ya da acı çekilmiyor olunsaydı insanın dünyadaki amacı ne olurdu?
İnsan her daim mutlu ya da mutsuz olmaz zaten, sadece ortalama bir denge içerisinde yaşar ve gider. Bu denge durumunun da büyümeye, gelişmeye ve en önemlisi de olgunlaşmaya katkı sağlaması kaçınılmazdır.
O taşların arasında yetişen çiçekler gibi belki de her zorlukla beraber yolunu bulan ve gelişmeye büyümeye devam eden bir yaşam biçimi bekliyor insanları.