“Bilmiyorum ne güzel bir kelime, herkes her şey bilirken bilmiyorum demek konfor sağlıyordu. Aslında bildiğim çok şey de yoktu ama şundan eminim ki bugün yapabileceğimizi yarın yapma imkanımız ve mecalimiz olmayabilir. Yarını düşünmek bizi o kadar çok yoruyor ki şuanın tadına varamayıp renklerin hayatımıza girmesine izin vermeden siyah beyaz yaşamayı tercih ediyoruz. Dünyanın tanıklık ettiği en dengesiz canlı olarak insan çoğu zaman yaptıklarını sorgularken hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyordu. Farkındaydı aslında, çok düşünürse kafayı yiyebileceğini ki bu sebeptendi bazen artık kendini deliye atmaları. Neden hem bu kadar çok düşünüp hem de hiç düşünmüyorlardı? O kadar yanlış şeylere odaklanmışlardı ki doğruları öğrenmek istemiyorlardı çünkü doğrular canlarını yakacaktı ve belkide doğru davrandıklarında kimse onları kabul etmeyecekti. Aslında tam olarak kendilerini sevmiyorlardı ve kendilerini sevmedikleri için sevileceklerini düşünmüyorlardı. Bunları nereden mi biliyorum; bu özellikleri taşıyan en belirgin kişiyim ben de.
Elim titriyor, karnım ağrıyor, midem bulanıyor… Bunlar neyin göstergesi? Hayatımda hiçbir sorun yok, hayalimdeki işte çalışıyorum, erkek arkadaşım beni çok seviyor ve ailemle bağlarım kuvvetli. Peki ben neden hâlâ bu kadar hasta hissediyorum? Beni gören daha ne istiyorsun diye soracaktır ancak ben ne istediğimi kendim bile bilmiyorum ki. Mutlu olmalıydım, işten eve döndüğümde erkek arkadaşımla buluşmanın heyecanını yaşamalıydım, belkide arada annemi görmeye gitmenin özlemini duymalıydım ama hissizim, karşımda felaket çıksa sakince izleyecek durumdayım. Yemek yemek bile insana bu kadar ağır gelir mi, yediğin hiçbir şeyin tat vermemesi, içtiğin suyun sanki içindeki toprağın emmesi gibi olması. Yaşıyor muyum diye arada ellerim vücudumu kontrol ediyor sonra hayal kırıklığına uğramış gibi yüzüm düşüyordu. Hayatımda her şey oldukça normalken böyle olmak çok saçma. Çıkmak istiyorum bu karanlıktan, tek istediğim belkide hiçbir şey. Belkide sadece hiçbir şey istemiyordum ve istemeliymiş gibi yapıyordum. Belkide mutlu değildim, sadece öyle davranıyordum.”
Psikolog Seda hastasını dinlerken bir an irkildi. Bunların aynısını kendisininde yaşadığını anladığı an bunu hastaya belli etmemek için soğuk bakışla önündeki deftere döndü. Bir şeyler not almalıydı ama kafası çok dağılmıştı.