• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Sessizlikte Büyüyen Duygular / Derya UYGUN CAN

Derya UYGUN CAN by Derya UYGUN CAN
12 Kasım 2025
in Öykü
0
Sessizlikte Büyüyen Duygular / Derya UYGUN CAN
0
SHARES
26
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Sessiz Bir Günün Başlangıcı

Elindeki sıcak çayın dumanı ince ince tüterken pencereden dışarıya baktı. Gri bulutlarla kaplı hava hiç de davetkar değildi. Dışarı çıkması için onu yeterince heveslendirmiyordu. Hani şöyle havalar vardır ya; elinde sıcak çayın ya da kahven ile battaniyeye sarılarak bir koltukta yarı uzanır şekilde oturup camdan dışarısını seyretmelik… İşte tam da bunu istiyordu Leyla. 

Çayını iki elinin arasına aldı; sıcaklık avuç içlerinden el bileklerine, sonra tüm koluna, ardından tüm vücuduna yayıldı. Bu sıcak hissi ancak bir battaniye ile saklayabilirdi. Hemen gidip salondaki üçlü koltuğa oturdu, koltuğun kolunda her daim duran mavi polar battaniyeyi aldı ve kendini ona sardı. Camdan dışarı bakarak birazdan yağacak yağmuru bekledi.

Camın Ardındaki Hatıra

Çayından koca bir yudum aldı, boğazı yanarken aklına geldi yine o güzel gün. Artık mesai gibi bellemişti; her gün kendine yarım saat ayırıyor ve o günü zihninde sanki bir video izliyormuş gibi tekrar tekrar yaşıyordu. Heyecanını yeniden hissettiği anları 0.5x hızında düşlüyor, yoğun duyguları tekrar yaşıyordu. Kalbi hızlanıyor, midesinde kelebekler uçuşuyor, tatlı bir huzur kaplıyordu içini bir süre sonra. Sonunda o huzur yüzüne yansıyor, Leyla nın yüzünde güzel bir gülümseme beliriyordu.

Kafedeki Göz Teması

Öğle molasında Leyla, plazanın karşısındaki kafede tek başına oturuyordu. Masasında kahvesi ve o kafenin meşhur tiramisusu vardı. Telefonunu elinde sıkı sıkı tutuyordu ama ona bakmıyordu; sadece camdan hafif çiseleyen yağmuru izliyordu. Gözleri, kendiliğinden dışarıdaki kalabalığı tarıyordu.

O anda bir silüet belirdi. Adım adım yaklaşıyordu, ama Leyla başta fark etmedi. Bir an gözleri başka bir yöne kaydı; oysa adam onu zaten fark etmişti. Leyla’nın farkında olmadığı bir şekilde gözleri aniden buluştu.

O kısa an… saniyeden bile kısa ama her şeyi anlatan bir an… Kalpler hızla atıyor, nefesler kısa kesiliyordu. Adam hafifçe gülümsedi; Leyla da istemsizce hafifçe karşılık verdi. Zaman sanki durdu, yalnızca o bakış vardı. Leyla nın içine işlemişti o bakışlar; o kadar anlamlı, o kadar masum, o kadar ilgi doluydu.

Ama tam o anda bir garson masanın yanına geldi, adamın bakışı Leyla’dan garsona kaydı. Leyla sadece boş bir bakışla ve hafifçe çarpan kalbiyle kaldı. O göz teması birkaç saniye sürmesine rağmen, Leyla’nın aklında tekrarlanan bir elektrik kıvılcımı bırakmıştı.

Haftalar boyunca, her öğle molasında, yağmurda ya da güneşli bir öğlen, Leyla o kısa göz temasını tekrar tekrar yaşadı. Kalbinde hâlâ aynı heyecan, aynı merak, aynı çekim hissi vardı. Adamın kim olduğunu, nerede yaşadığını, neden orada olduğunu bilmiyordu. Ama her an, varlığı adeta Leyla’yı sarıyordu; görünmese bile, hissediliyordu.

Ne olduysa bugün bu güzel filmin sonunu getiremeden uyuyakalmıştı. Aslında çok da şaşırmamak gerekirdi, sonuçta uyumak için güzel bir ortam kurmuştu zaten. O kapalı havada o battaniyenin altına girip uyumamak elde miydi? Neyse…

Gürültü ve Sessizlik Arasında

Büyük bir gürültü ile uyandı. Üst kattaki boş daireden bir eşyanın yere düşme sesi gibi geldi. Sonra bir adamın konuşma sesini duydu. Sanki kendi kendine tartışıyor gibiydi; telefonla konuştuğunu düşündü Leyla. Birden daire kapısı sertçe kapandı.
Ardından sessizlik…

Bu binada sessizlik her zaman bir şeyin bittiği anlamına gelirdi. Ama bu sefer Leyla öyle hissetmedi. Sanki bir şeylerin başlangıcı gibiydi.

1968 yılında inşa edilmiş ve bu yıllara kadar son derece güzel korunmuş ve bakımlı bir apartmanda yaşıyordu. Yedi yıldır bu evde kiracıydı. Ev sahibini yalnızca evi kiralarken görmüştü; sonrasında her yıl kira artışı ile ilgili kısa, tatlı bir telefon konuşması yapıyorlardı, o kadar. Apartmanda sadece kendisi kiracıydı; diğer tüm evlerde sahipleri yaşıyordu. Kimi evi inşaat döneminde, kimileri sonradan satın almıştı. Bazı komşularına da büyüklerinden kalmıştı bu evler. 

Koridoru uzun, dar ve biraz da karanlıktı. Kapı ağır ve tahtadandı; yıllar önce koyu kestane rengine boyanmış, boyası yer yer çatlamıştı. Anahtarı çevirdiğinde her seferinde aynı tok sesi çıkarır, ardından içeriden eski bir evin kokusu gelirdi — cilalı parke, toz ve biraz da yalnızlık kokusu.

Daire yüksek tavanlıydı, pencereleri dar ama çok yüksekti; sabah ışığı duvarlara çekingen bir şekilde süzülür, zarif yansımalar yapardı. Mobilyalar sessizdi, tıpkı sahibi gibi. Leyla yedi yıldır bu küçük dairesinde oturuyordu; bazen hafif bir müzik açar, bazen de kapının ardındaki sessizliği dinlerdi.

Bu apartmanda böylesine yüksek seslere hiç rastlanmamıştı. Kimsenin kapısı açılmadı; ama Leyla biliyordu ki, herkes kapısının arkasında, sonrasında cereyan edecek olayı biraz korku ama biraz da merakla bekliyordu. Leyla yerinden kalkmadı. Beş dakikadan uzun sürmeyen hararetli bir konuşma geldi üst kattan aşağıya, ama adamın ne dediği anlaşılmıyordu. 

Artık yeni bir heyacandan ümidini kesen Leyla; koltuktan kalkıp mutfağa gitme enerjisini tam kendinde bulmuştu ki, yeniden şiddetli bir kapı kapanma sesi, ardından da merdivenlerden gelen ayak sesleri duydu. Gidip kapının gözetleme deliğinden bakmak istedi ama sonra kendine yakıştıramadı.

Merdivenlerden Gelen Gizem

Haftalar geçti, üst kattaki gürültüler birkaç kez daha tekrarlandı. Leyla, her seferinde, sesi duyuyor, kalbinde tanıdık bir heyecan hissediyordu; ama gözleri hiçbir zaman ona ulaşamıyordu. Kendisini merdivenlerden gelen o adama dair bir hayal gibi hissediyordu; var mıydı, yok muydu, bilmiyordu. 

Leyla, bir sabah işine gitmek için evden çıkmıştı. Yağmur hâlâ hafif hafif çiseliyordu; hava artık eskisi gibi yumuşak değildi, burnunu ve ellerini üşütüyordu. Apartman kapısından dışarı çıkınca soğuğu önce ellerinde sonra da kulaklarında hissetti. Montunun kapişonunu kafasına geçirdi, ellerini ceplerine soktu. Cebinde hissettiği o boşluğu fark ettiğinde, telefonunu unuttuğunu hatırladı. İç çeke çeke geri döndü. Neyse ki çok uzaklaşmamıştı evden. Apartmanın ağır kapısını tekrar açtı.

Karşılaşma

Tam o sırada kapının önünde biri duruyordu. Göz göze geldiler ve Leyla’nın kalbi istemsizce hızlandı. Adam, kafede gördüğü o kısa bakışın sahibiydi. Tek bir kelime etmeden, sadece bakışlarıyla birbirlerini tanıdılar. Leyla’nın zihninde haftalardır tekrar tekrar yaşattığı o heyecan bir anda geri geldi.

Adam hafifçe gülümsedi; Leyla da karşılık verdi. Yağmurun hafif sesi, apartmanın sessizliği ve iki kalp arasındaki o kısa ama anlamlı an… Hepsi birleşmişti.

O an Leyla anladı: hem kafede hissettiği o elektrik hem de evde merakla dinlediği sesler, aynı kişiyle bağlantılıydı. Artık gizem yoktu, sadece hafif bir heyecan ve tatlı bir mutluluk vardı.

Leyla apartmana girmek için bir adım daha attığında, adam hafifçe “Günaydın” dedi. Leyla gülümsedi, “Günaydın” diye karşılık verdi. İşte o an her şey yerine oturmuştu; hem merak hem romantizm tatmin olmuş, hem de yeni bir başlangıcın kapısı aralanmıştı.

Belki de hayatın en güzel anları, plan yapmadığımız ama tam zamanında karşımıza çıkan tesadüflerde gizlidir.
(Bu konuda düşüncelerimi paylaştığım yazıyı da okuyabilirsiniz.
→ Hayatın Sürprizlerine Açılmalı İnsan – Kontrol mü yoksa Teslimiyet mi?)

Farklı yazılarımı buradan okuyabilirsiniz. → https://rotasizmasallar.blogspot.com/

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Ruhun Şad Olsun Atam / Dr. Oya Gönen

Next Post

Başa Gelen

Derya UYGUN CAN

Derya UYGUN CAN

1983 yılında Gönen/ Balıkesir de doğdum. Çocukluk yıllarımdan beri kelimelere özel bir ilgim vardı; defterlerime küçük hikâyeler yazardım. Eğitimimi Anadolu Üniversitesi Matematik bölümünde tamamladıktan sonra uzun yıllar bankacılık sektöründe çalıştım. Matematikle aram hep iyiydi; rakamların dünyasını sevsem de kelimelerin bana verdiği huzuru hiçbir tabloda bulamadım. Yazmaya düzenli olarak 2020 yılında başladım. Başta kendime sakladığım satırlar, zamanla çevremle buluştu. Şimdi de kelimelerim, siz okuyuculara ulaşıyor. En büyük hayallerimden birine ulaşma yolunda bir adım atıyorum. Hayatın küçük ayrıntılarını, hislerin derin izlerini ve bazen de kendi hikâyemi yazıya döküyorum. Yazmak benim için hem geçmişle konuşmak hem de kendimi yeniden keşfetmek demek. Kimi zaman bir anıdan, kimi zaman bir duygudan doğan yazılarımda içtenliği, sade dili ve insanın iç sesini arıyorum.

Next Post
Başa Gelen

Başa Gelen

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Kasım 2025
  • Ekim 2025
  • Eylül 2025
  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Aralık 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Röportaj
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Gökyüzünde Sessizlik: Unutulmaz Bir Askerin Mektubu / Derya UYGUN CAN
  • Ben Seni Hiç Görmedim Atatürk
  • Hastalıklı Aşk / Ebruh Yılmaz
  • Muşkin’e İtiraf
  • İMLEÇ

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.