• Destek
  • Üye Ol
  • Yazar Girişi
  • Abone Ol
0 553 423 00 17 kibelekulturs@gmail.com
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol
No Result
View All Result
Kibele Kültür Sanat Dergisi | Hayatı Doğuran Sanat  |  Hatice DÖKMEN
No Result
View All Result
Home Öykü

Fenris / Birgül Karagöz

iremin_kitapdunyasi by iremin_kitapdunyasi
5 Ağustos 2025
in Öykü
0
Fenris / Birgül Karagöz
0
SHARES
18
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

 

Yeryüzündeki ateş susmuş, sular donmuş, buzlar oluşmuş, gece ve gündüz birbirine kavuşmuştu. Ortaçağın kadim zamanlarında Norveç’in güney fiyortlarında bir ada kasabasında bir kadın doğum yapar. Adı Solveig olan bu kadın ise Fenris’in genç, güzel ve alımlı karısıdır. Bu yakışıklı, genç ve cesur adam doğacak olan bebeğini  kollarına alacağı günü sabırsızlıkla beklemektedir. Tam 2 gün, 3 gece doğumun sancıları sürmüş ve Üçüncü günün sonunda nur topu gibi bir erkek çocuk dünyaya getirmişti Solveig. Adını “Hogan” koymuşlardı.

 

O tarihlerde Fenris ‘in imparatorluğu tehlike altındaydı. En azılı düşmanı olan Björn ile bitmeyen bir hesaplaşmaları vardı. Kuzeyde olan bu imparatorluğun başındaki  adam yakışıklı olduğu kadar, akıllı, akıllı olduğu kadar da bir o kadar sinsi biriydi. Fenris ‘in imparatorluğunu kendi topraklarına katmadan bu savaşa bir son vermeye hiç niyeti yoktu ve topraklarını güneye doğru genişletmek istiyordu. Her iki imparatorluk da 7.000 gemiden oluşan filo ile Sorlandert ve Agder kıyılarında birbirlerine ilk saldırıya başladı. Fenris deniz savaşı taktiklerinde oldukça iyiydi. Gemilerindeki koçbaşları ve savaş taktikleri sayesinde karşı donanmayı hezimete uğrattı. Björn ise atacak yeni bir adımı olmayınca savaştan  geri çekilmek  zorunda kaldı. Bu ağır yenilgiyi içine sindiremeyen Björn ise son bir sinsi planla karşılık verdi. Fenris eve gittiğinde oğlu Hogan’ın kaçırıldığı haberini aldı. Kuzey dağlarının ardında olan cadının ininde olduğunu söylediler. Burası ölülerin ruhlarının hapsedildiği, ölüm nehrinin sularında acıların aktığı ve dertlerin doğduğu bir mağaraydı . Girişinde kapıyı koruyan  bir ejder, ruhların tutsaklığında acılarla işkence edildiği bu yerde bekleyen bir cadı vardı. İnsan olarak yaşadığı zamanda çok güzel ve evli bir kadın iken yaptığı kötülük ve büyüler nedeniyle tanrı Odin tarafından cezalandırılarak insan olma özelliği elinden alınmıştı, tanrıça Freya tarafından da güzelliği ve başkalarının aşık olmaması duygusu da yoktu  artık onda. Eşi tarafından da terkedilince, erkeklere düşman haline gelmiş ve inine gelen erkekleri önce sihriyle büyülüyor ve sonra onları öldürüyordu. Eşi Solveig ise bunun öcünü almasını ve oğlunu bir an önce yanında getirilmesini istiyordu.

 

Hazırlıklar yapılmıştı. Fenris bıçkın gibi üç adam almıştı yanına. Solveig eşi yola çıkmadan önce yanında taşıması için boynuna bir madalyon takmıştı Hugo bu serüvene macera olarak katılırken, Asgard ölüm döşeğinde olan annesi için  ejderhanın gözyaşını boynundaki kolyeye koyarak annesine şifa götürmek için istiyordu. Heimdall Fenris’in sağ koluydu ve onu bu yolculuğunda yalnız bırakamazdı.

 

Yolculuk sarp dağların dik kayalıklarını tırmanmakla başladı. Soğuk da bir taraftan etkilerken yolculuğu yolda geçit vermez, dağın ilerine geçilmez olmuştu. Fenris tanrı Odin’den aldığı yardımla sarp yollar aşıldı, kapanan geçitler yol verir oldu. Rüzgarla birlikte yanlarına iki kuzgun geldi. Bu kuzgunlarsa onlara yolu göstermekle kalmıyor aynı zamanda bu yolu nasıl aşacaklarıyla ilgili bilgi de söylüyordu. Hugin ve Munin adındaki bu kuzgunlar gidilemeyeni ulaştırıyor, erişilemeyen yerlere kılavuz oluyordu. Yol vadiye ulaştığında tanrıları Odin onlara bir savaş aracı göndermişti. Üç kurdun arabayı çektiği bu savaş aracı olabildiğince hızlı gidebilmekteydi. Aradan geçen beşinci günün sonunda çok acıkan Fenris ve ekibi yanlarındaki erzak yetmeyince kendilerine gönderilen kurtları yemek zorunda kaldılar. Ertesi gün yola koyulmak için kalktıklarındaysa üç kurt kemiklerinden tekrar dirilerek canlı ve diri halde karşılarında duruyorlardı Günler ilerlemiş, aradan yedi gün geçmişti. Çetin bir yola da girilmişti, bir taraftan. Metrelerce yükselen ve geçit vermeyen bir dağa gelinmişti. Dağlar  sarp olduğu için tırmanılamıyor, vadiye inmeyi düşünmekse onlara çokça zaman kaybettirecek gibi gözüküyordu. Fenris rüzgarın ve gücün tanrısı Thor’dan yardım istedi. Thor’un çekicini kullanabilecek tek bir insan varsa o da Fenris’ti. Bu çekiç bir insan gücünün kaldırabileceği ağırlıktan yüz kat daha ağırdı. Fenris eline aldığı bu çekici dağın üzerine savurarak dağı un ufak etti. Cadının inine inmeye çok az bir zaman kalmıştı. Vadi aşılmış cadının bulunduğu mağaraya gelinmişti.

 

İne geldiklerinde cadı da onları beklemekteydi ve oğlu bir kafeste tutulmaktaydı. Cadının inini koruyan Draconis ismindeki bir de ejderha vardı. Ama cadının yanına gidebilmeleri için ölüm nehrini geçmeleri, geçidin kapısını koruyan ejderhayı öldürmeleri gerekmekteydi. Bindikleri ölüm kayığına, ölülerin nehri üzerinden  geçilmekteydi. Nehrin içinde acıların hüznü kokuyordu. Suya düşenlerinse vücutları kemiklerinden ayrılıp sadece kemik parçasına dönüşüyorlardı. Nehri geçip geçide gelmelerine çok az zaman kalmışken Heindall mağaranın tavanına başını çarpmasıyla baygınlık geçirerek suya düştü ve saniyeler içinde bedeni kemik yığınına dönüştü.. Fenris sağ kolunu kaybetmenin acısıyla yola devam etse zorundaydı. Geçit aşılmış ve inin yakınına gelinmişti Geçidi koruyan ejderhada düşmanlarını beklemekteydi Asgard, üzeri bıçak gibi keskin pullarla kaplı olan bu ejderhayı belindeki deri kınından çıkardığı kılıcını, önce ejderhanın  göğsüne saplar ve sonrada kafasının üzerine. Can havliyle son bir savrulma yapan ejderha, son kılıç darbesini de aldıktan sonra gözünden iki damla yaş süzülür. Asgard bu gözyaşını elindeki küçük şişeye doldurur. Cadı len Fenris’in geldiğini görünce acı bir kahkaha atar. Fenris oğlunu bırakması için cadının yanına yaklaştığında onun gözlerinden büyülenir ve cadıya aşık olur. Dudaklarını cadının dudaklarına yaklaştırdığı anda boynundaki madalyonun ışığı  suya  yansır ve eşinin ruhu Fenris’in üzerindeki büyüyü dağıtır ve onu uyandırır. Kendine gelen genç adam cadının kalbine elindeki mızrabı saplar, kanlar içinde yere yığılan cadının gücü de dağıldığı için kafesin kilidi de açılır. Mağaranın üzerindeki büyü dağılmış, ölüm akan nehir berrak bir suya dönüşmüştür. İyiler sonunda kazanmış, kötüler zamanın değirmeninde parçalanmıştı. Er olan hainliği ufalarken, cesaret tarihe adını yazdırmıştı.

Yazıyı nasıl buldunuz?

Oy için yıldıza tıkla!

Ortalama Oy / 5. Oy Sayısı

Oyu yok

We are sorry that this post was not useful for you!

Let us improve this post!

Tell us how we can improve this post?

Paylaşarak destek olabilirsiniz!
Previous Post

Yaktılar / Ayfer Kayaaltı

Next Post

YAŞLANMIŞ AĞAÇLAR

iremin_kitapdunyasi

iremin_kitapdunyasi

Next Post
YAŞLANMIŞ AĞAÇLAR

YAŞLANMIŞ AĞAÇLAR

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Hakkımızda

Kibele Kültür Sanat Logo

Kibele Kültür Sanat

Merhaba sevgili okur.

Mitolojide Tanrıların anası olarak bilinen Tanrıça Kibele’nin anaç, üretken, hayatın devamını sağlayan özelliklerinin uğruna inandık. Ve onun adını kullanıp Kibele Sanat olarak edebiyatta biz de varız dedik. Edindiğimiz misyonla amacımız; bizden önceki kalem ustalarımızın bayrağını, gelecek kuşaklara ulaştırmak. Çünkü edebiyat dünya tarihini içinde barındıran devasa bir ansiklopedidir… Devamını Oku

Arşivler

  • Ağustos 2025
  • Temmuz 2025
  • Haziran 2025
  • Mayıs 2025
  • Nisan 2025
  • Mart 2025
  • Şubat 2025
  • Ocak 2025
  • Aralık 2024
  • Kasım 2024
  • Ekim 2024
  • Eylül 2024
  • Ağustos 2024
  • Temmuz 2024
  • Haziran 2024
  • Mayıs 2024
  • Nisan 2024
  • Mart 2024
  • Şubat 2024
  • Aralık 2023
  • Eylül 2023
  • Ağustos 2023
  • Temmuz 2023

Kibele Kültür Sanat Logo

Kategoriler

  • Anlatı
  • Araştırma
  • Deneme
  • Genel
  • Hakkımızda
  • İnceleme
  • Kitap İncelemeleri
  • Masal
  • Öykü
  • Roman
  • Şiir
  • Sinema
  • Sizden Gelenler
  • Söyleşi
  • Tiyatro
  • Yeni Çıkanlar

Son Yazılar

  • Kalbi Temizlemek: Modern Dünyada Manevi Arınma
  • Aşkın Zamanı / Galip Uçar
  • Yönü Kayıp Pusula – Berfin Yoldaş
  • Mezarlık Başındaki Papatyalar
  • Yönü Kayıp Pusula / karbeyaztilki

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.

KİBELE Abone
No Result
View All Result
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Dergiler
  • Galeri
  • E-Dergi
  • Yazılar
    • Edebiyat
      • Şiir
      • Roman
      • Öykü
      • Deneme
      • İnceleme
      • Anlatı
      • Araştırma
    • Kitaplar
      • Kitap İncelemeleri
      • Yeni Çıkanlar
    • Tiyatro
    • Sinema
  • Yazarlar
  • İletişim
  • Üye Ol

Copyright 2023 - 2025 Haziran K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi All Right Reserved. Developer by Fedora Bilişim Teknolojileri İnternet Danışmanlık Hizmetleri Basım Yayın Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi. Bu sitede yayınlanan ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, hiçbir şekilde kullanılamaz, izinsiz kopyalanamaz. Tüm hakları K İ B E L E Kültür Sanat Dergisi Limited Şirketi'ne aittir.