GAZZE YÜREK YARASI
Gazze…
Küçük bir haritada yer kaplayan ama kalplerde büyük yaralar açan bir coğrafya. İsmiyle birlikte yüreğimize hüzün gelen, haberlerde duyunca içimizi burkan yer.
Orada çocuk olmak, oyun değil, savaş sesleriyle uyanmak demek. Sabahları kuş cıvıltıları değil, siren sesleri çınlıyor onların kulaklarında. Oyuncakları top, kumandalı araba değil. Onların kitapları ve rengârenk kalemleri yok. Geleceğe anlatacak barış dolu masalları yok. Onlar, evlerinin yıkılışını, ailelerinin yok oluşunu seyrederek büyüyorlar.
Bir çocuğun gözlerine baktığınızda ne görürsünüz?
Umut, merak, heyecan…
Peki ya Gazze’deki bir çocuğun gözlerinde?
Korku, kaygı, yorgunluk…
Henüz hayatın ne olduğunu tam anlayamadan, hayatta kalma mücadelesi veren küçücük yürekler var orada. Onlar, o minicik yüreklerinde sevdiklerini kaybetmenin acısını yaşıyorlar. Bu yükü nasıl taşıdıklarını düşünüyorum. Nasıl katlanıyorlar onca acıya anlayamıyorum.
Dünya sessiz…
Dünya sessiz…
Dünya, bu zulme sessiz…
Neden bu kadar sessizliğin içine gömüldük? O, çocukların kulakları çınlatan çığlığını duyamaz olduk. Bu sesler, sessizliğin kulağını tırmalamıyor bir türlü… Oysa bir insanın acısı, hepimizin acısı olmalı…
Barış bir dilek, bir dua olmamalı. Barış, bir ihtiyaç, olması gereken şey olmalı.
Çaresizce boyun eğen insanlara, çocuklara uzatacak elimizi arkamıza saklamaktan ne zaman vazgeçeriz bilmiyorum.
Gazze’de bir çocuğun gülümsemesi, dünyanın en güzel barış işareti, dünyanın en güzel şeyi olur.
Koskoca dünyanın, bir çocuğun gülümsemesini kazanacak cesareti nasıl olmaz.
Onların yüzlerindeki gülümsemeyi yeniden görebilmek için savaşmalıyız! Yıkılan evlerin yerine umutlar inşa etmek, silah seslerinin yerine çocuk kahkahalarının duyulması için savaşmalıyız!
Her çocuk, nerede ama nerede doğmuş olursa olsun, sevgiyle, huzurla büyümeyi hak ediyor.
Ve Gazze! Gazze yürek yaramız! En çokta oradaki masum çocuklar, tek gayesi “YAŞAMAK“ olan çocuklar hak ediyor yaşamayı, sevgiyi ve huzuru…
Yazan: Eda BARAN