DELİ SELİME
Kendini sahanlığa zor bela atan Selime, olduğu yerde bir müddet kaldıktan sonra kendine gelebildi. Ev ahalisinden ses seda yoktu. Önce bi seslenmek istedi. Sonra vazgeçti. Ayakları onu tel dolaba yöneltti. Dolabın kapağı gıcırtıyla açıldı. İçinde dünden kalma bulgur pilavı duruyordu. İçi almadı. Bir koşu kümese gitti. Tavuklardan ikisi yumurtlamıştı. Bahçeden iki domates bir biber alıp, mis gibi bir menemen yaptı.
Oturdu. İştahla menemeni yedi. Gerindi, geğirdi, dişlerini çöple karıştırdı.
Bir müddet sonra anası kapıda belirdi.
-Ne zaman geldin?
-Epey oluyor.
-Tarlayı eyice bi kolayladın mı?
-Yok, kız daha iki dönümlük ekin duruyor.
-Yağmur yağacağa benziyor. Bulutlar Çamlıca tepesinden köye doğru ağmaya başladı.
-Ana sus! O şom ağzını ayırıp ta keyfimi kaçırma.
-Ne oluyor yine sana. Canın koca çekiyor senin. Kör Hamza’nın Bekir’e vereyim dedim. Onu da eliğin tersiyle ittin. Nesi vardı oğlanın. Beş dönüm tarla, iki koca öküz, bi de ev… Daha ne? Ama yook, bizimkinin gözü filinta gibi delikanlılarda. Dön aynaya bak hele. Seni alacak olan adam… Dedi sustu.
Susmasının ardında Selime’nin düşmanca bakışları yatıyordu.
Eline testiyi aldığı gibi soluğu dış kapıda alan Selime, söylene söylene mahalle çeşmesine vardı. Çeşme başında mahalleli kızlar dikeliyordu. Birbirleriyle konuşuyor, gülüşüyor. Arada karşıda duran oğlanlara göz kırpıyorlardı.
Selime:
-Kolay gele kızlar.
Kızlar hep bir ağızdan:
-Kolaysa başına gele.
Selime kıvırtarak çeşmeye yanaştı.
Karşısına geçen Ayşe, saç örgüsünün tekini boyun arkasına atarak lafa girdi.
-Kız Selime! Kızma ama söylemezsem çatlarım.
Selime:
-Söyle söyle kızzz çatlayacağına.
Ayşe:
Hani şu senin Bekir var ya Bekir.
Selime:
-Dur hele, nerden benim Bekir oluyormuş o dümbelek.
Ayşe:
-Hemen celallenme kız, lafın gelişi öyle dedim.
Selime:
-Eee, ne olmuş o domuz enciğine?
Ayşe:
-Selime’m de Selime’m der, başkaca bir şey demezmiş. Divanecik abayı sana fena yakmış. Gel etme eylem de sevindir şu garibanı.
Ne var? Mezara mı götürecen?
Selime daha Bekir adını duyar duymaz hiddetlenmiş, Ayşe’nin üzerine yürümeye başlamıştı. Ayşe sözünü bitirir bitirmez saç örgülerinden tuttuğu gibi, yere yatırdı. Yer misin yemez misin? Diğer kızlar Ayşe’yi Selime’nin elinden zor aldı.
Öfkeden deliye dönen Selime, su testilerine yöneldi. Ne kadar testi varsa kırdı döktü.
Mahalleli merakla kapılara, camlara koştu. Baktılar kavga büyüyecek, apar topar olay yerine koştular.
Ahalinin toplanmasına fırsat bilen Selime açtı ağzını yumdu gözünü. Ayşe’nin orospuluğundan, Şengül’ün kocasını Abdi’yle aldattığından, Halime’nin bekâretini Ayaz’a verdiğinden girdi. Tüm mahallelinin yediği boklardan çıktı.
Mahallenin ileri gelenlerinden Ümmüce Sultan ortaya atılıp:
-Eee, yettin sende pis kaltak! Ağzını topla mendebur. Tüm ahaliyi bezdirdin. Sen de birinin altına yatsan da, cümle alem senden kurtulsa. Ne bu ya? Deli misiiin? Divane mi?
Hedefini Ümmüce Sultana doğrultan Selime, kadının yazmasını kirli mendil gibi buruşturup yere attı. Sonra da üzerinde ter ter tepindi. Yazmanın altını üstüne toza bulayıp, üstüne bir de balgamlı tükürük savurdu.
Kalabalık baktı iş sarpa sarıyor, Selime’yi kolundan bacağından tutup evine doğru sürükledi. Yanından yöresinden kan damlayan Selime bir sağına, bir soluna tekmeler savuruyor, ağzına gün yüzü görmemiş küfürlerle çalkalıyor, uğunuyordu.
Selime’nin perişanlığını gören Hatçe kadın:
-Kızzz, ne yaptın seni körolmayasıca. Beni canımdan bezdirdin. Seni sokağa salmaya korkuyom. Kudurmuş köpek senden yeğdir. Seni doğuracağıma şeytan doğursam iyiydi. Defol gözüm görmesin o pis yüzünü.
Anasının lafları iyiden yüreğine işleyen Selime’nin eli hışımla yerde duran baltaya uzandı. Uzanır uzanmaz anasının orasına burasına salladı. Kadıncağız kanlar içinde yere yığıldı. Onu kızının elinden kimsecikler alamadı.
O gün bugündür köy öyle bir sessiz ki, vızılayan sinek bile yok nerdeyse.
Selime’ye gelince. Jandarma olayı duyar duymaz geldi. Selime’yi kelepçeleyip karga tulumba götürdüler.
Selime’yi bir daha gören olmadı, lakin hakkında çok şeyler söylendi.
Yok, efendim şehirde umumi ev işletiyormuş, yok kırklara karışmış, yok delirmiş yayan yapıldak yollara düşmüş…