Evvel zaman içinde diye başlayan masallar… Ne de güzeldir onlar. İnsanın dinledikçe dinleyesi gelir. Ne hikmetse çocuklara anlatılır. Oysa yetişkinlerin de alabileceği ne yaman öğütler gizlidir hepsinde. Ne yaşanmışlıklar masallarla güzelleşip, renklenir. Her birerinin koynunda tutam tutam peri tozu vardır. Gecelerimize, gündüzlerimize serpilir o tozlar. Pırıl pırıl, tertemiz…
Ve maalesef adı biraz önemsiz bir şeyden bahsedeceğim size, der gibidir.’’ Masal’’ Ciddiye alma beni. Ben yalandan dolandan hoşlanırım. Allem eder kallem eder seni gerçekliğin dışına iterim der gibi bir adı vardır sanki.
Genelde sonu hep bildik yollara çıkar. Yolcular ise hayal âleminden… Sanırsın ki tüm o yaşananlar kralların, prenslerin, prenseslerin ya da devlerin başına gelir. Mekânlar hemen hemen hep aynıdır. Saraylar, ormanlar, mağaralar…
Aslında onlar dünya gerçeklerinin bir kesitini yansıtır. Mekânlar hep bizim güzel ya da çirkin, yaşanır ya da yaşanılmaz dediğimiz dünyamızdır. Zaman zaman kral, zaman zaman dev oluruz. Zaman zaman zengin, zaman zaman da fakir… Ama hep bir mücadele vardır. Bitmez tükenmez.
Hepimiz kendimize göre birer masalın içinde, kendi mekânımızda, kendi rolümüzde, iyi veya kötü yaşar gideriz. An gelir gözyaşlarına boğulur, an gelir kahkahalarla güleriz. Hepsi insansal, hepsi bizselldir.
Bazen masal içinde masal yaşarız. O iç içelik içinde başkasının başına gelmiş kötü şeylere bakıp, kendi halimize şükrederiz. Ne çok bencilizdir. Sanırız ki hiç biz öyle kötü şeyler yaşamayız. Hiç biri bizim başımıza gelmez. Hâlbuki bal gibide gelir. Biz onu, bir deli masal addederiz. Üstünü örter, allar pullar bir köşeye kaldırırız. Bir nebze bizi rahatlatır bu durum. Olanları sindirmemiz için geviş getirmemize zaman tanır. Hayata tahammül gücümüze arttırır masallar.
Bazen de ölümden kurtarır. Hepimiz bin bir gece masallarına aşinayızdır. Şehrazat, kral Şehriyarın elinden her gece anlattığı masallar sayesinde ölümden kurtulur.
Biz zavallı biçarelerde her gece ölür, her sabah diriliriz. Bazılarımız masalın tam heyecanlı yerinde yaşamayı kesip, umutla bir sonraki günü bekler. Bazılarımız ise masaldan sıkılıp, sonunu bir an evvel getirmek için can atar.