Yaşıyor diyorum kendime, kimbilir nerede.
Belki ufuk çizgisinde, belki dağın arkasında.
Sokakta, çarşıda, parkta, belki de evde .
Çekmiş yorganı başına, uyuyor yatağında.
O, ne çok sever uykuyu, hatırlasana.
Yürüyüşe çıkmıştır, telefon unutup evde.
Oynaşan çocukları, izliyordur plajda.
Grubu seyrediyordur sahildeki bankta.
Bir gün, belki birkaç gün , belki aylar geçecek.
Bilsem ki; kesinlikle, birgün çıkıp gelecek ,
İşte o vakit hiç kimse vakitsiz ölmeyecek.
Ağaçlar, otlar, çimenler taşa dönmeyecek.
Sistem,doku, organ ve hücrelerim HAYIR ! derken
Auram, ruhumdaki tüm olumsuzlukları süzerken.
Bilsem ki artık gelmeyecek, gözlerim görürken
İŞTE O ZAMAN tüm umutlarım tükenecek.
Adalet her yerde , her koşulda aranır.
Eşitlik ve özgürlük insanlığın şanındandır.
Bir bilsem , bir inansam, bir emin olabilsem,
Kanırta kanırta bütün isyanlarımı sökebilsem.
Ne farkeder erkek olmuşsun ya da kadın.
Mermer bir taşa kazılıyor sonunda adın.
Mutlu olmak değil mi sadece muradın.
Ne işi var bu masum dünyada, sefaletin açlığın?
Çocuklar ölüyor, daha süte doymadan.
Kadınlar ölüyor, daha evladına sarılmadan.
Koparılır mı meyve dalında olgunlaşmadan
Ne işi var bu yalan dünyada haince dökülen kanın?
Alışılmıyor yokluğuna, hiç haber yoksa gidenden.
Vazgeçmek zor, pencere kenarında beklemekten.
Ben bıkmam, ben yorulmam özlemekten.
Soranlara ( Öldü!) demek, İNSANA EN ZOR GELEN!.
GERÇEKTEN…
Soranlara ( Öldü ! ) demek, İNSANA EN ZOR GELEN!