Hızlıca güneşi gördüm, kalktım ve güne hazır hale geldim.
Masama oturdum hemen, kelimeleri aklımda toparladım.
Cümleleri yazdım ve yazım hazırdı.
Camın kenarına oturdum, havanın verdiği rüzgârı soluyup hemen kalktım.
Bir sigara yaktım, hızlıca içip söndürdüm.
Yarın doğacaktım; bugün, hazırlık için kıyafet seçtim.
Hızlıca hallettim, bir kahve içtim.
Bir ara kalbim ağrıdı, hızlıca geçmesini bekledim.
Hemen ertesi günü getirdim, hızlıca doğdum.
Bir saniye bekleyin… Sanırım nefes almayı unuttum.
Hızlıca nefes—
Ah, hayır…
Lütfen, biraz sakinleşelim.
Yavaşça…
Yapamıyorum.
Bedenim uyarı veriyor. Birileri sesleniyor:
“Hızlı ol!”
Kimse etrafta görünmüyor.
Bana kim sesleniyor?
Nereye yetişmem gerekiyor? Ne oluyor?
Bilmiyorum.
Zaman koşuyor—ben mi gidiyorum,
Yoksa zamanı ben mi koşturuyorum?
Bedenim hızlıca gidiyor,
Ruhumun arkada kaldığını fark etmiyor.
Bir karınca görüyorum, sakince yürürken.
Bir kuş duyuyorum, melodiyle öterken.
Hızlıca değil, sakince görüyorum.
İzliyorum.
Hissediyorum.
“Sende sakinleş,” diyor.
Kalbim yavaşlıyor,
Bedenim sakinleşiyor.
Ve ben,
Şimdi yaşıyorum.
Sakince.