“Tut ki, Ali’nin Zülfikâr’ı sana kaldı yadigâr;
Sende Ali’nin yüreği yoksa, Zülfikâr neye yarar?”
Diye sormuş Mevlâna.
Pak mı vicdanın yanıtlamaya?
Uzatmadan ellerini helale,
Temiz mi parmakların; bak hele!
Sallamadan Zülfikâr kılıcını,
Gerekleri bil hele!
Gerekleri bilmezsen,
Onu taşıyamazsın.
Hancı güler,
Yoldaş güler,
Âlemler güler sana.
Ermek için Zülfikâr’a
Kollarına değil ama
Sol göğsüne kas gerek.
Dimağına pek gerek,
Cemâline nur gerek.
Mirasa ermek için aşk gerek,
İnan gerek,
Özü tok olmak gerek.
Köprübaşı tutanlar; Sırat üstü tüy gerek
Yolculuğun idrak gerek,
Bitişin bilmek gerek.
Sıcakta yel,
Soğukta nefes
Candan içe can gerek.
Kervankıran olmak gerek kervana
Kör göze âsa gerek.
Yolcusun, bunu bil de davran
Yolcusun, yolda adil davran.
Süleyman, Fatih, İskender
Geçtiler zorlu handan,
Verdiler sınavların,
Kapattılar hesabın.
Yolcusun, bunu bil de davran.
Yolcusun, yolda adil davran.
Zülfikâr ham elde durmaz,
Ham yürekte vicdan bulunmaz.
Çiğ iplik vebal tartmaz.
Vicdan ki yok;
Adem olunur da,
Âdem olunmaz.
Suretten mutebersen,
Suret kalır cennetin;
Ateşin öteye kalmaz,
Yoldaşın huzur bulmaz.
Yolcusun, bunu bil de davran.
Yolcusun, yolda âdil davran.
Zülfikâr önce yürektir, sonra bilek
Ama en önce kendin bilmek.
Yolcusun, bunu bil de davran.
Yolcusun, yolda âdil davran.